17. yüzyılın ikinci yarısında ve 18. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşayan İsmail Hakkı Bursevî, eserleri vasıtasıyla etkisi günümüze kadar ulaşan velûd mutasavvıflardan birisidir. Yaşadığı dönemdeki geniş Osmanlı topraklarının Aydos, Edirne, İstanbul, Üsküp, Bursa, Şam gibi önemli ilim ve kültür merkezlerinde ikamet etmiş, hayatının muhtelif safhalarında Anadlu, Balkanlar, Mısır ve Hicaz'da bulunmuştur. Özellikle Rûhu'l-Beyân müellifi olarak hem zamanında, hem de vefatından sonra şöhreti Anadolu, Balkanlar ve İslam dünyasında yayılmıştır. Üftâde ve Hüdâyi'den sonra Celvetiyyetarîkatının en meşhur simâlarından biridir. İsmâil Hakkı, alet ilimleri sayılan dil ve edebiyat ile fetsir, hadîs, fıkıh, kelâm gibi İslamî yüksek ilimlerle ilgili eserler vermiş çok yönlü bir mutasavvıftır. Bu çalışma, Bursevî'nin hayatı, eserleri ve özellikle de tasavvufî tarafıyla ilgili geniş bilgileri içeren önemli bir başvuru kaynağı niteliğindedir.
17. yüzyılın ikinci yarısında ve 18. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşayan İsmail Hakkı Bursevî, eserleri vasıtasıyla etkisi günümüze kadar ulaşan velûd mutasavvıflardan birisidir. Yaşadığı dönemdeki geniş Osmanlı topraklarının Aydos, Edirne, İstanbul, Üsküp, Bursa, Şam gibi önemli ilim ve kültür merkezlerinde ikamet etmiş, hayatının muhtelif safhalarında Anadlu, Balkanlar, Mısır ve Hicaz'da bulunmuştur. Özellikle Rûhu'l-Beyân müellifi olarak hem zamanında, hem de vefatından sonra şöhreti Anadolu, Balkanlar ve İslam dünyasında yayılmıştır. Üftâde ve Hüdâyi'den sonra Celvetiyyetarîkatının en meşhur simâlarından biridir. İsmâil Hakkı, alet ilimleri sayılan dil ve edebiyat ile fetsir, hadîs, fıkıh, kelâm gibi İslamî yüksek ilimlerle ilgili eserler vermiş çok yönlü bir mutasavvıftır. Bu çalışma, Bursevî'nin hayatı, eserleri ve özellikle de tasavvufî tarafıyla ilgili geniş bilgileri içeren önemli bir başvuru kaynağı niteliğindedir.