Alev Aksoy Croutier'in Önsözü ile Neler yazılmadı neler söylenmedi İstanbul için. Kimi bir kadına benzetti kimi onunla boy ölçüşmeye kalkıştı. Bazılarının aşkını, bazılarının nefretini kazandı. Aynı şeyler şüphesiz yabancılar için de geçerli. Fransız yazar Theophile Gautier de İstanbul'u gezip ondan çok etkilenenlerden. İstanbul'da gördüğü manzaralar, yapılar, çarşılar, insanların giyim ve davranışları, Boğaz onu çot etkilemiş. Bunları söylerken Gautier'in sevdiği şeyleri çok nadir olarak öven biri olduğunu unutmamak gerek. Aslında Alev Aksoy Croutier çok güzel özetlemiş durumu: "Theophile Gautier gezmekten pek hoşlanmaz. Gittiği yerin ruhunu anlamak, insanlarıyla kaynaşmak, her saniyesinden zevk alıp rengarenk şivesini paylaşarak içsel ritmine ayak uydurabileceği kadar uzun süre kalmaktır amacı. İstanbul'un harap olmuş ahşap evlerine, düzensiz sokaklarına aynı gözle bakar. Ondokuzuncu yüzyılın ortalarındaki şehre ilişkin betimlemelerinin gücü ve berraklığı silinmeyecek şekilde zihinlerde yer eder. Şehir duvarlarının etrafında ağırbaşlı atlı araba gezileri, Ramazan'ın şenlikli geceleri, şehrin büyük kısmını yok eden büyük yangınlar, mezarlıkların arasında gezintiler, Küçüksu'daki piknikler... Hepsi, bir dille anlatılmıştır. Gautier'nin ince dili Batılı bir gezginin merakını yansıtır ve o yere şiirsellik katar." "İstanbul, Dünyanın En Güzel Şehri" bir yabancı yazarın kaleminden çıkan, bir solukta okunacak, sizi alıp en bilinmez sırlara götürecek, muazzam bir eser. Eserde bir yandan İstanbul'un güzelliklerini görürken, bir yandan da 19. yüzyıl yaşamının sosyo-ekonomik durumunu, alışkanlıklarını, insanların yaşam tarzlarını öğreneceksiniz.
Alev Aksoy Croutier'in Önsözü ile Neler yazılmadı neler söylenmedi İstanbul için. Kimi bir kadına benzetti kimi onunla boy ölçüşmeye kalkıştı. Bazılarının aşkını, bazılarının nefretini kazandı. Aynı şeyler şüphesiz yabancılar için de geçerli. Fransız yazar Theophile Gautier de İstanbul'u gezip ondan çok etkilenenlerden. İstanbul'da gördüğü manzaralar, yapılar, çarşılar, insanların giyim ve davranışları, Boğaz onu çot etkilemiş. Bunları söylerken Gautier'in sevdiği şeyleri çok nadir olarak öven biri olduğunu unutmamak gerek. Aslında Alev Aksoy Croutier çok güzel özetlemiş durumu: "Theophile Gautier gezmekten pek hoşlanmaz. Gittiği yerin ruhunu anlamak, insanlarıyla kaynaşmak, her saniyesinden zevk alıp rengarenk şivesini paylaşarak içsel ritmine ayak uydurabileceği kadar uzun süre kalmaktır amacı. İstanbul'un harap olmuş ahşap evlerine, düzensiz sokaklarına aynı gözle bakar. Ondokuzuncu yüzyılın ortalarındaki şehre ilişkin betimlemelerinin gücü ve berraklığı silinmeyecek şekilde zihinlerde yer eder. Şehir duvarlarının etrafında ağırbaşlı atlı araba gezileri, Ramazan'ın şenlikli geceleri, şehrin büyük kısmını yok eden büyük yangınlar, mezarlıkların arasında gezintiler, Küçüksu'daki piknikler... Hepsi, bir dille anlatılmıştır. Gautier'nin ince dili Batılı bir gezginin merakını yansıtır ve o yere şiirsellik katar." "İstanbul, Dünyanın En Güzel Şehri" bir yabancı yazarın kaleminden çıkan, bir solukta okunacak, sizi alıp en bilinmez sırlara götürecek, muazzam bir eser. Eserde bir yandan İstanbul'un güzelliklerini görürken, bir yandan da 19. yüzyıl yaşamının sosyo-ekonomik durumunu, alışkanlıklarını, insanların yaşam tarzlarını öğreneceksiniz.