“Seyyah bir kaplumbağadan neşeli bir gezi rehberi”
Şu anda başlığını merak edip açıklamasını okumaya başladığınız kitap aslında bir kitap değil. Bir seyahatname, yani gezi günlüğü. Bendeniz Kaplumbağa Battuta, büyük büyük büyük dedemin yakın dostu İbn Battua'nın izini takip ederek memleket memleket dolaşan bir gezginim. Bir leopar kaplumbağasıyım. Dünyanın en büyük boyutlu dördüncü kaplumbağa türüyüz övünmek gibi olmasın. Boyum tam 67 cm. Nereli miyim? Afrikalıyım ama uzun yıllardır gezdiğim için Dünyalıyım diyebilirim. Tıpkı İbni Battuta gibi. Biliyorsunuz İbn Battuta, 28 yılda dünyanın neredeyse tamamını gezmiş. Hem de o zaman uçak, araba, hatta bisiklet bile yok. Afrika'dan Çin'e kadar yürüyerek, bazen de at üstünde gezmiş. 700 yıl önce büyük büyük dedemin memleketi Gao'ya geldiğinde yolculuğu bitmek üzereymiş. Ama dedem onu o kadar sevmiş ki gezisinin kalan kısmında onunla yürümüş. İbn Battuta da evine giderken büyük büyük dedeme gezi defterinin bir kopyasını ve adını hediye etmiş. İşte biz ailecek o günden beri İbn Battuta'nın gezdiği yerleri gezeriz.
Ama sülalenin ilk günlük yazarı benim! Niye yazıyorum anlatayım: İbn Battuta bu şehirleri yazdığında her şey çok farklıydı. Düşünsene İstanbul'da Sultanahmet Camii bile yoktu daha. “Benden sonra gelecek Battuta Kaplumbağalarına bugünü anlatan bir gezi günlüğü bırakmalıyım” diye düşündüm. Ve dünyanın en güzel şehri İstanbul'dan başladım. Tabii İstanbul'un her yerini gezemem, kocaman şehir sonuçta. Ama yine de epey gezdim. Topkapı Sarayı'nın üzerinde balonumla uçtum, Yerebatan Sarnıcı'nda balık tuttum, minareye çıkıp Sultanahmet'i izledim, Hipodrom'da selfie çekindim, Boğaz'da yunusları takip ettim, Kız Kulesi'nin sırlarını ortaya çıkardım. Daha neler neler yaptım, anlat anlat bitmez ama ben zoru başardım ve bu kitapta bütün İstanbul maceramı detaylarıyla anlattım!
Haydi siz de peşime takılın, İstanbul'un binlerce yıllık tarihini benimle beraber görün, gördükçe göresiniz gezdikçe gezesiniz gelsin.
“Seyyah bir kaplumbağadan neşeli bir gezi rehberi”
Şu anda başlığını merak edip açıklamasını okumaya başladığınız kitap aslında bir kitap değil. Bir seyahatname, yani gezi günlüğü. Bendeniz Kaplumbağa Battuta, büyük büyük büyük dedemin yakın dostu İbn Battua'nın izini takip ederek memleket memleket dolaşan bir gezginim. Bir leopar kaplumbağasıyım. Dünyanın en büyük boyutlu dördüncü kaplumbağa türüyüz övünmek gibi olmasın. Boyum tam 67 cm. Nereli miyim? Afrikalıyım ama uzun yıllardır gezdiğim için Dünyalıyım diyebilirim. Tıpkı İbni Battuta gibi. Biliyorsunuz İbn Battuta, 28 yılda dünyanın neredeyse tamamını gezmiş. Hem de o zaman uçak, araba, hatta bisiklet bile yok. Afrika'dan Çin'e kadar yürüyerek, bazen de at üstünde gezmiş. 700 yıl önce büyük büyük dedemin memleketi Gao'ya geldiğinde yolculuğu bitmek üzereymiş. Ama dedem onu o kadar sevmiş ki gezisinin kalan kısmında onunla yürümüş. İbn Battuta da evine giderken büyük büyük dedeme gezi defterinin bir kopyasını ve adını hediye etmiş. İşte biz ailecek o günden beri İbn Battuta'nın gezdiği yerleri gezeriz.
Ama sülalenin ilk günlük yazarı benim! Niye yazıyorum anlatayım: İbn Battuta bu şehirleri yazdığında her şey çok farklıydı. Düşünsene İstanbul'da Sultanahmet Camii bile yoktu daha. “Benden sonra gelecek Battuta Kaplumbağalarına bugünü anlatan bir gezi günlüğü bırakmalıyım” diye düşündüm. Ve dünyanın en güzel şehri İstanbul'dan başladım. Tabii İstanbul'un her yerini gezemem, kocaman şehir sonuçta. Ama yine de epey gezdim. Topkapı Sarayı'nın üzerinde balonumla uçtum, Yerebatan Sarnıcı'nda balık tuttum, minareye çıkıp Sultanahmet'i izledim, Hipodrom'da selfie çekindim, Boğaz'da yunusları takip ettim, Kız Kulesi'nin sırlarını ortaya çıkardım. Daha neler neler yaptım, anlat anlat bitmez ama ben zoru başardım ve bu kitapta bütün İstanbul maceramı detaylarıyla anlattım!
Haydi siz de peşime takılın, İstanbul'un binlerce yıllık tarihini benimle beraber görün, gördükçe göresiniz gezdikçe gezesiniz gelsin.