İstanbul'da kaç İstanbul var? Aralarında uçurumlar bulunan semtlerin kentin bütününü kavrayışları kadar, farklı kuşakların "İstanbul" imgeleri de çok çeşitli bir görünüm oluşturuyor. Bir yandan göç olgusu, diğer yandan kent evreninin dönüştürücü ve çokparçalı prizması... İstanbul değişiyor, hem değiştiriyor. Ve bu değişim içinde hatırlamak ve unutmak kavramları; bireyin bellek ve aidiyet sorunları çok farklı anlamlar yüklenebiliyor. Leyla Neyzi'nin, 1995-1999 yılları arasında İstanbul'da farklı kuşak ve çevrelerden kişilerle yaptığı sözlü tarih görüşmelerinden oluşan bu kitap, bireyin zaman ve mekanı arasındaki sınırları belirsiz alanda, biyografiyle tarihin buluşma noktalarında benliğin izini sürüyor. Bu kitapta yer alan 37 görüşmenin ve onlara eşlik eden fotoğrafların içinde gezinirken, tarih sıcacık, insani bir boyut alıveriyor, bir "Büyüklere Masallar" kitabı tadında bizi sarıyor bizi ve kendi özel tarihimizin de hikayesini buluyoruz satır aralarında. Ahmed Hamdi Tanpınar'ın dediği gibi: Bizim için nasıl olsa miras, ne mazidedir, ne de Garp'tadır; önümüzdeki çözülmemiş bir yumak gibi duran hayatımızdadır.
İstanbul'da kaç İstanbul var? Aralarında uçurumlar bulunan semtlerin kentin bütününü kavrayışları kadar, farklı kuşakların "İstanbul" imgeleri de çok çeşitli bir görünüm oluşturuyor. Bir yandan göç olgusu, diğer yandan kent evreninin dönüştürücü ve çokparçalı prizması... İstanbul değişiyor, hem değiştiriyor. Ve bu değişim içinde hatırlamak ve unutmak kavramları; bireyin bellek ve aidiyet sorunları çok farklı anlamlar yüklenebiliyor. Leyla Neyzi'nin, 1995-1999 yılları arasında İstanbul'da farklı kuşak ve çevrelerden kişilerle yaptığı sözlü tarih görüşmelerinden oluşan bu kitap, bireyin zaman ve mekanı arasındaki sınırları belirsiz alanda, biyografiyle tarihin buluşma noktalarında benliğin izini sürüyor. Bu kitapta yer alan 37 görüşmenin ve onlara eşlik eden fotoğrafların içinde gezinirken, tarih sıcacık, insani bir boyut alıveriyor, bir "Büyüklere Masallar" kitabı tadında bizi sarıyor bizi ve kendi özel tarihimizin de hikayesini buluyoruz satır aralarında. Ahmed Hamdi Tanpınar'ın dediği gibi: Bizim için nasıl olsa miras, ne mazidedir, ne de Garp'tadır; önümüzdeki çözülmemiş bir yumak gibi duran hayatımızdadır.