Kim bilir, karaya ayak basabilecek miyim? Calvino ile denizler altına dalmaya var mısınız? Venedik, Sicilya, Palermo ve diğer şehirlerde anlatılan İtalyan masallarını dinlemeye hazır mısınız?
“Balık Kola”dan “Yosunlarla Kaplı Adam”a, “Uyuz Şah Sultan” a sularda geçen altı güzel İtalyan masalı, Barbara Nascimbeni'nin renkli illüstrasyonlarıyla hayat buluyor.
Tadımlık
“Bir zamanlar Messina'da, Kola adında bir oğlu olan bir kadın yaşarmış. Kola sabahtan akşama kadar hep denizde dururmuş. Annesi de ona kıyıdan, ‘Kola! Kola! Karaya çık, ne yapıyorsun? Sen balık değilsin ki!' diye seslenirmiş. Oğlu da hep daha uzaklara yüzermiş. Zavallı annenin bağırmaktan karnına ağrılar girermiş. Günlerden bir gün, oğlu onu o kadar bağırtmış, o kadar bağırtmış ki, zavallı kadıncağızın sabrı taşmış, ‘Kola! Dilerim balık olasın!' diye haykırmış.
Hiç demeseymiş keşke! O gün cennetin kapıları açıkmış herhalde, öyle ki ne dilense oluyormuş. Kola bir anda yarı insan, yarı balık olmuş, parmakları ördek ayağı gibi, boğazı da kurbağa boynu gibi olmuş. Kola karaya bir daha ayak basamamış, annesi de o kadar üzülmüş ki, çok geçmeden kahrından ölmüş.”
Kim bilir, karaya ayak basabilecek miyim? Calvino ile denizler altına dalmaya var mısınız? Venedik, Sicilya, Palermo ve diğer şehirlerde anlatılan İtalyan masallarını dinlemeye hazır mısınız?
“Balık Kola”dan “Yosunlarla Kaplı Adam”a, “Uyuz Şah Sultan” a sularda geçen altı güzel İtalyan masalı, Barbara Nascimbeni'nin renkli illüstrasyonlarıyla hayat buluyor.
Tadımlık
“Bir zamanlar Messina'da, Kola adında bir oğlu olan bir kadın yaşarmış. Kola sabahtan akşama kadar hep denizde dururmuş. Annesi de ona kıyıdan, ‘Kola! Kola! Karaya çık, ne yapıyorsun? Sen balık değilsin ki!' diye seslenirmiş. Oğlu da hep daha uzaklara yüzermiş. Zavallı annenin bağırmaktan karnına ağrılar girermiş. Günlerden bir gün, oğlu onu o kadar bağırtmış, o kadar bağırtmış ki, zavallı kadıncağızın sabrı taşmış, ‘Kola! Dilerim balık olasın!' diye haykırmış.
Hiç demeseymiş keşke! O gün cennetin kapıları açıkmış herhalde, öyle ki ne dilense oluyormuş. Kola bir anda yarı insan, yarı balık olmuş, parmakları ördek ayağı gibi, boğazı da kurbağa boynu gibi olmuş. Kola karaya bir daha ayak basamamış, annesi de o kadar üzülmüş ki, çok geçmeden kahrından ölmüş.”