"Şu sıralar yazmakta olduğum kitap, beş duyudan söz ediyor, çağdaş insana bu duyuların kullamını yitirdiğini göstermek için," diyen Italo Calvino erken ölümü nedeniyle Jaguar-Güneş Altında'nın ancak koku alma, tat alma ve işitme üzerine bölümlerini bitirebilmişti. Brillat-Savarin'in cinsel çekimi de altıncı bir duyu olarak belirttiğini vurgulayan Calvino, haz ve iktidarla ilişkilendirdiği bu öykülerinde insanın kaosunu satırların şaşmaz düzenine taşıyor. Baştan sona kavisli yol boyunca, önümde oturan Olivia'nın bakışını yakalamaya çalışıyordum; ama cipin sarsıntıları ya da oturduğumuz yerler arasındaki yükseklik farkı nedeniyle, bakışımın gözlerine değil, dişlerine denk geldiğini fark ettim (dalıp gitmiş bir yüz ifadesi içinde dudaklarını yarı aralık tutuyordu); ilk kez gülümseyişinin aydınlık parıltısı olarak değil, kendi işlevlerine en uygün araçlar olarak gördüğüm dişlerine: Etin içine girmek, onu parçalamak, öğütmek. Nasıl gözlerindeki ifadeye bakarak bir insanın düşüncesini anlamaya çalışırsak, şimdi ben de öyle bu keskin ve güçlü dişlere bakıyor ve orada bastırılmış bir arzuyu, bir bekleyişi duyumsuyordum.
"Şu sıralar yazmakta olduğum kitap, beş duyudan söz ediyor, çağdaş insana bu duyuların kullamını yitirdiğini göstermek için," diyen Italo Calvino erken ölümü nedeniyle Jaguar-Güneş Altında'nın ancak koku alma, tat alma ve işitme üzerine bölümlerini bitirebilmişti. Brillat-Savarin'in cinsel çekimi de altıncı bir duyu olarak belirttiğini vurgulayan Calvino, haz ve iktidarla ilişkilendirdiği bu öykülerinde insanın kaosunu satırların şaşmaz düzenine taşıyor. Baştan sona kavisli yol boyunca, önümde oturan Olivia'nın bakışını yakalamaya çalışıyordum; ama cipin sarsıntıları ya da oturduğumuz yerler arasındaki yükseklik farkı nedeniyle, bakışımın gözlerine değil, dişlerine denk geldiğini fark ettim (dalıp gitmiş bir yüz ifadesi içinde dudaklarını yarı aralık tutuyordu); ilk kez gülümseyişinin aydınlık parıltısı olarak değil, kendi işlevlerine en uygün araçlar olarak gördüğüm dişlerine: Etin içine girmek, onu parçalamak, öğütmek. Nasıl gözlerindeki ifadeye bakarak bir insanın düşüncesini anlamaya çalışırsak, şimdi ben de öyle bu keskin ve güçlü dişlere bakıyor ve orada bastırılmış bir arzuyu, bir bekleyişi duyumsuyordum.