"Japonca'da ; ‘hanaşi coozu-va, kikicoozu' deyişi, iyi konuşmasını bilen kişinin aynı zamanda iyi bir dinleyici de olduğunu vurgulamaktadır.
Çay sanatı (sadoo) insana sukunetin, ‘sessizliğin sesi'ni dinlemeyi öğretmektedir. Ancak bu sukunet, sessizlik hiçbirşeyin olmadığı sessizlik değildir. Sessizlik yüzeysel olarak sessizlik olarak nitelendirilse de ardında devasa evrenin tüm varlığıyla haykırışı duyulmaktadır. Bu sesi duymak için değil, bu sesin ne dediğini duyma isteğiyle sessizliğe kulak verilmelidir.
Onitsura Ueşima (1661-1738) bir şiirinde şöyle der;
‘Vadideki nehrin suyu, kayalar, hepsi şiir okuyorlar. Dinle bak, şu dağdaki kiraz çiçeği ne diyor!'
Norinaga Motoori'ye göre, şiir, gönlün coşkusundan çıkan sestir. Herşeyin sesi şiir gibidir.
Kitaroo Nişida; ‘Doğu kültürünün temelinde, şekilsiz şeyin şeklini görme, sessiz şeyin sesini duyma gibi bir özellik yatmaktadır' der.
"Japonca'da ; ‘hanaşi coozu-va, kikicoozu' deyişi, iyi konuşmasını bilen kişinin aynı zamanda iyi bir dinleyici de olduğunu vurgulamaktadır.
Çay sanatı (sadoo) insana sukunetin, ‘sessizliğin sesi'ni dinlemeyi öğretmektedir. Ancak bu sukunet, sessizlik hiçbirşeyin olmadığı sessizlik değildir. Sessizlik yüzeysel olarak sessizlik olarak nitelendirilse de ardında devasa evrenin tüm varlığıyla haykırışı duyulmaktadır. Bu sesi duymak için değil, bu sesin ne dediğini duyma isteğiyle sessizliğe kulak verilmelidir.
Onitsura Ueşima (1661-1738) bir şiirinde şöyle der;
‘Vadideki nehrin suyu, kayalar, hepsi şiir okuyorlar. Dinle bak, şu dağdaki kiraz çiçeği ne diyor!'
Norinaga Motoori'ye göre, şiir, gönlün coşkusundan çıkan sestir. Herşeyin sesi şiir gibidir.
Kitaroo Nişida; ‘Doğu kültürünün temelinde, şekilsiz şeyin şeklini görme, sessiz şeyin sesini duyma gibi bir özellik yatmaktadır' der.