Kötülük problemi felsefi düşünce tarihinde teist-ateist, inanan-inanmayan ikilemini oluşturan en önemli etkenlerden biri olagelmiştir. Dünyamızda bunca ahlaki ve tabii kötülük varken her şeye gücü yeten Tanrı‘nın varlığına inanmak rasyonel bir tutum mudur? Bu soru ateist yaklaşımların çıkış noktasını oluştururken, tüm varlığı Tanrısal olandan hareketle açıklamaya çalışan filozof ve ilahiyatçılar da kötülük için dinsel ve ahlaki gerekçeler bulmaya çaba harcamışlardır. Elinizdeki kitap, bu tür ateistik soru(n)lar ve teistik gerekçelendirmeleri din felsefesi açısından ele almayı amaçlamakta ve John Hick‘in felsefi-teolojik çizgisini takip etmektedir. Kitabın içeriğini çoğunlukla Batılı din felsefesinin verileri oluşturduysa da, kötülük problemine karşı ortaya konan teistik savunmaların ve teodiselerin İslâmî perspektifle değerlendirilmesi de ihmal edilmemiştir.
Kötülük problemi felsefi düşünce tarihinde teist-ateist, inanan-inanmayan ikilemini oluşturan en önemli etkenlerden biri olagelmiştir. Dünyamızda bunca ahlaki ve tabii kötülük varken her şeye gücü yeten Tanrı‘nın varlığına inanmak rasyonel bir tutum mudur? Bu soru ateist yaklaşımların çıkış noktasını oluştururken, tüm varlığı Tanrısal olandan hareketle açıklamaya çalışan filozof ve ilahiyatçılar da kötülük için dinsel ve ahlaki gerekçeler bulmaya çaba harcamışlardır. Elinizdeki kitap, bu tür ateistik soru(n)lar ve teistik gerekçelendirmeleri din felsefesi açısından ele almayı amaçlamakta ve John Hick‘in felsefi-teolojik çizgisini takip etmektedir. Kitabın içeriğini çoğunlukla Batılı din felsefesinin verileri oluşturduysa da, kötülük problemine karşı ortaya konan teistik savunmaların ve teodiselerin İslâmî perspektifle değerlendirilmesi de ihmal edilmemiştir.