Kadının Gölgelendirilmiş Tarihi

Stok Kodu:
9789756130551
Boyut:
13.50x19.50
Sayfa Sayısı:
168
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2015-01
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
9789756130551
463166
Kadının Gölgelendirilmiş Tarihi
Kadının Gölgelendirilmiş Tarihi
15.00

İki kişiydiler. Erkek ve dişi olarak yaratıldılar. Dünyada varlıklarını sürdürebilmenin yolu üremekten geçiyordu. Anladılar. Çoğaldılar. Öldürücü yaşam koşullarına birlikte göğüs gerdiler. Bollukta da paylaştılar, yoklukta da. Gökyüzünü birlikte yönettiler, yeryüzüne birlikte hükmettiler. İmparatorların yanında imparatoriçe vardı, kralların yanında da kraliçeler. Cinsiyetleri yoktu, onlara kısaca “insan” dediler.

Sonra yavaş yavaş bir şeyler değişti. Hırs, kin, nefret ve ölüm erkeğin damarlarında gezinmeye başladı. Birlikte yürümeye başladıkları yolda erkek, egemenliği ve gücü dişisine tercih etti. Erkeğin bahaneleri arttıkça arttı. Yaşamını sürdürdüğü klan yetmez oldu. Büyümeliydi, yönetmeliydi, daha fazlasına sahip olmalıydı. Öldürmeye başladı. Artık o bir asker ve yönetendi. Kan döken erkek, bunun karşılığını almalıydı. Ana soyluluk yerini baba soyluluğa bıraktı.

Bırakın kadınlığı, üretkenliği, bereketi, güzelliği, doğurganlığı, “kadın insan mı?” tartışmaları yaşanmaya başladı. Tanrıçalıktan köleliğe uzanan bir yoldu artık kadınınki. Birlikte var olduk diyen kadın fesatlıkla, şeytanlıkla suçlandı. Binlercesi diri diri yakıldı. Bahşedilen doğurganlığı, erkek soyunun devamı için onun bir görevi haline getirildi. Elinde kalan tek çekiciliği yani dişiliği ise yaşamsal ihtiyaçlarını sağlayabilmesi için erkeğe gümüş tepside sunuldu. Zeus'un elindeki yıldırım kadını yaktı…

İlk kitabı “Meme”de getirdiği ezberbozan görüşleriyle büyük ilgi toplayan gazeteci-yazar Gülay Kılıç Özmen, bu yeni kitabıyla kadınları anlatmayı sürdürüyor. Bu kez, “kadının gölgelendirilmiş tarihini” mercek altına alıyor.
Özmen, “Kadının Gölgelendirilmiş Tarihi” adlı bu yeni kitabında, dişinin nasıl bilinçli olarak gerilere atıldığını, kadınların en az erkekler kadar başarılı ve insanca olan tarihlerinin nasıl karartıldığını açıklıyor.

İki kişiydiler. Erkek ve dişi olarak yaratıldılar. Dünyada varlıklarını sürdürebilmenin yolu üremekten geçiyordu. Anladılar. Çoğaldılar. Öldürücü yaşam koşullarına birlikte göğüs gerdiler. Bollukta da paylaştılar, yoklukta da. Gökyüzünü birlikte yönettiler, yeryüzüne birlikte hükmettiler. İmparatorların yanında imparatoriçe vardı, kralların yanında da kraliçeler. Cinsiyetleri yoktu, onlara kısaca “insan” dediler.

Sonra yavaş yavaş bir şeyler değişti. Hırs, kin, nefret ve ölüm erkeğin damarlarında gezinmeye başladı. Birlikte yürümeye başladıkları yolda erkek, egemenliği ve gücü dişisine tercih etti. Erkeğin bahaneleri arttıkça arttı. Yaşamını sürdürdüğü klan yetmez oldu. Büyümeliydi, yönetmeliydi, daha fazlasına sahip olmalıydı. Öldürmeye başladı. Artık o bir asker ve yönetendi. Kan döken erkek, bunun karşılığını almalıydı. Ana soyluluk yerini baba soyluluğa bıraktı.

Bırakın kadınlığı, üretkenliği, bereketi, güzelliği, doğurganlığı, “kadın insan mı?” tartışmaları yaşanmaya başladı. Tanrıçalıktan köleliğe uzanan bir yoldu artık kadınınki. Birlikte var olduk diyen kadın fesatlıkla, şeytanlıkla suçlandı. Binlercesi diri diri yakıldı. Bahşedilen doğurganlığı, erkek soyunun devamı için onun bir görevi haline getirildi. Elinde kalan tek çekiciliği yani dişiliği ise yaşamsal ihtiyaçlarını sağlayabilmesi için erkeğe gümüş tepside sunuldu. Zeus'un elindeki yıldırım kadını yaktı…

İlk kitabı “Meme”de getirdiği ezberbozan görüşleriyle büyük ilgi toplayan gazeteci-yazar Gülay Kılıç Özmen, bu yeni kitabıyla kadınları anlatmayı sürdürüyor. Bu kez, “kadının gölgelendirilmiş tarihini” mercek altına alıyor.
Özmen, “Kadının Gölgelendirilmiş Tarihi” adlı bu yeni kitabında, dişinin nasıl bilinçli olarak gerilere atıldığını, kadınların en az erkekler kadar başarılı ve insanca olan tarihlerinin nasıl karartıldığını açıklıyor.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat