On üç milyon yaşadığı yirmi altı milyon nüfuslu bir şehirde yaşıyordum. Bu kalabalık beni öylesine bunaltmıştı ki onlardan bana oksijen kalmıyordu. Hep bir şeyler yapmalıyım diyordum. Ama bir şeyi asla bulamadım. Her zaman şiirin muhteşem bir ilim olduğuna inandım. Buna en büyük kanıtımsa yaradan dediğimiz varlığın insanlığa şiirle hitap etmesiydi. Hep hayallerin geleceğin gerçeği olduğunu düşündüm.
Hep hayallerimin peşinden koştum. İnanarak peşinden koştuğum her hayal bir gün yoruldu. Hep içimde bir kaçıp gitme arzusu vardı. Nereye olduğunu bilmediğim bir kaçıp gitme arzusu. Yinebu arzu içimde çağlarken bilerek bilmediğim bir yola saptım. Ardından başka bir yola, ardından başka bir yola... Ansızın kendimi bir dağın eteğinde buldum. Bazı şeyleri yaparken bunu neden yaptığımızı bilmeliyiz. Sadece yaparız. Bir başımageceye dalışım gibi. Ben de bu duyguyuiçerisinde saatlerce o dağa tırmandım. Üstüm başım perişan dağ başına vardım. Beni bir adam karşıladı. Pelerini ipekten tacı altındandı...
On üç milyon yaşadığı yirmi altı milyon nüfuslu bir şehirde yaşıyordum. Bu kalabalık beni öylesine bunaltmıştı ki onlardan bana oksijen kalmıyordu. Hep bir şeyler yapmalıyım diyordum. Ama bir şeyi asla bulamadım. Her zaman şiirin muhteşem bir ilim olduğuna inandım. Buna en büyük kanıtımsa yaradan dediğimiz varlığın insanlığa şiirle hitap etmesiydi. Hep hayallerin geleceğin gerçeği olduğunu düşündüm.
Hep hayallerimin peşinden koştum. İnanarak peşinden koştuğum her hayal bir gün yoruldu. Hep içimde bir kaçıp gitme arzusu vardı. Nereye olduğunu bilmediğim bir kaçıp gitme arzusu. Yinebu arzu içimde çağlarken bilerek bilmediğim bir yola saptım. Ardından başka bir yola, ardından başka bir yola... Ansızın kendimi bir dağın eteğinde buldum. Bazı şeyleri yaparken bunu neden yaptığımızı bilmeliyiz. Sadece yaparız. Bir başımageceye dalışım gibi. Ben de bu duyguyuiçerisinde saatlerce o dağa tırmandım. Üstüm başım perişan dağ başına vardım. Beni bir adam karşıladı. Pelerini ipekten tacı altındandı...