"İnsan, mutsuz olduğu zamanlarda daha ağır yaşar zamanı, aheste akan bir nehir misali, derin. Her bir ayrıntı asılı kalır boşluklarında dünün, bugünün ve yarının. Ne tutabilmek mümkün olur onları, ne de anlayabilmek. Anlayamamanın verdiği korku gibidir bu mahrum olma hâli. En hassas yerinden vurur insanı hiç olmadık bir anda, acımasız. Kendi varlığını sorgular insan bu anlamsız ve mutlak yokluk içinde. Kendi imkânsızlığını sorgular. İhtimallerin birbirini doğurduğu, birbirine eşitlendiği bir tuhaf denklemdir bu. Bilinmeyen değerlerin kendi içinde büyüdüğü bir garip denklem… Nereye koyayım seni sevgilim bu hayat denen denklem içinde? Söyle bana, nereye yakıştırayım? Yüreğim, bilinmezlerde bir sır küpü. Sana sıcacık bir yuva yaptığım şu kalbim, sana beslediğim bu sonsuz sevgim, sen söyle, neresinde hayat denen bu serüvenin?"
"İnsan, mutsuz olduğu zamanlarda daha ağır yaşar zamanı, aheste akan bir nehir misali, derin. Her bir ayrıntı asılı kalır boşluklarında dünün, bugünün ve yarının. Ne tutabilmek mümkün olur onları, ne de anlayabilmek. Anlayamamanın verdiği korku gibidir bu mahrum olma hâli. En hassas yerinden vurur insanı hiç olmadık bir anda, acımasız. Kendi varlığını sorgular insan bu anlamsız ve mutlak yokluk içinde. Kendi imkânsızlığını sorgular. İhtimallerin birbirini doğurduğu, birbirine eşitlendiği bir tuhaf denklemdir bu. Bilinmeyen değerlerin kendi içinde büyüdüğü bir garip denklem… Nereye koyayım seni sevgilim bu hayat denen denklem içinde? Söyle bana, nereye yakıştırayım? Yüreğim, bilinmezlerde bir sır küpü. Sana sıcacık bir yuva yaptığım şu kalbim, sana beslediğim bu sonsuz sevgim, sen söyle, neresinde hayat denen bu serüvenin?"