On sekizinci yüzyılda en çok konuşulan ve merak edilen konulardan biri ölüm-cinsellek-üreme üçlüsünün birbiriyle yakınlığı ve uzaklığıydı. Şaşırtıcı bir kaleme sahip olan Jenny Davidson, tüm toplumlar için tabu sayılan değerleri yan yana işleyerek, gerçeğin ta kendisi dedirten bir realizm duygusuyla kaleme almış kitabını. On sekizinci yüzyılın hırsız zabıtası, ama gerçekte o dönemin Al Capone'u denebilecek Jonathan Wide'ın müzedeki iskeletine bir anda tutulan Elizabeth Mann, nevrotik kişiliğinden kurtulmak için kimsenin cesaret edemeyeceği bir fikir geliştirir. Asılarak öldürülen Wild'ın kemiklerinden DNA örneği geliştirip, âşığı Gideon'un spermleri aracalığıyla hamile kalmak ister. Wild'ın hikâyesini araştırırken, onun ilk karısının adının da Elizabeth Mann olduğunu şaşkınlıkla öğrenir. Cinselliğin ve ölüm düşüncesinin cesur bir anlatımla birbiri içinde eritildiği bu roman, aynı zamanda, modern bir detektiflik öyküsü heyecanı ve hızıyla ilerliyor.
On sekizinci yüzyılda en çok konuşulan ve merak edilen konulardan biri ölüm-cinsellek-üreme üçlüsünün birbiriyle yakınlığı ve uzaklığıydı. Şaşırtıcı bir kaleme sahip olan Jenny Davidson, tüm toplumlar için tabu sayılan değerleri yan yana işleyerek, gerçeğin ta kendisi dedirten bir realizm duygusuyla kaleme almış kitabını. On sekizinci yüzyılın hırsız zabıtası, ama gerçekte o dönemin Al Capone'u denebilecek Jonathan Wide'ın müzedeki iskeletine bir anda tutulan Elizabeth Mann, nevrotik kişiliğinden kurtulmak için kimsenin cesaret edemeyeceği bir fikir geliştirir. Asılarak öldürülen Wild'ın kemiklerinden DNA örneği geliştirip, âşığı Gideon'un spermleri aracalığıyla hamile kalmak ister. Wild'ın hikâyesini araştırırken, onun ilk karısının adının da Elizabeth Mann olduğunu şaşkınlıkla öğrenir. Cinselliğin ve ölüm düşüncesinin cesur bir anlatımla birbiri içinde eritildiği bu roman, aynı zamanda, modern bir detektiflik öyküsü heyecanı ve hızıyla ilerliyor.