İkinci El
Zamanının adamı olmalı insan.
Alçaklaştı mı, ta dibine değin inmeli alçaklığın.
İkinci Dünya Savaşı'nın yakın tanıklarından Malaparte, Avrupa tarihinden trajik bir kesit sunuyor okuruna. Malaparte, bir yandan tarihin trajik akışına müdahale edemeyen subay kimliğinin, diğer yandansa acımasız gözlem ve çıkarsamalarını esirgemeyen yazar kimliğinin yarattığı ikircikli konumundan hareketle Alman ordusu ile “kurtarıcı” Amerikan ve İngiliz ordularının arasında sürüklenmiş bir halkın yazgısını öyküler. Bunu yaparken de, bir savaşı kazanmak ve kaybetmek arasındaki, mağluplar ile galipler arasındaki belirleyici sınırların aslında ne denli kaygan olduğunu, savaşın neticesi olarak ortaya çıkan sefaletin daima her yana sızdığını kendine özgü çarpıcı anlatımıyla anımsatır.
İkinci El
Zamanının adamı olmalı insan.
Alçaklaştı mı, ta dibine değin inmeli alçaklığın.
İkinci Dünya Savaşı'nın yakın tanıklarından Malaparte, Avrupa tarihinden trajik bir kesit sunuyor okuruna. Malaparte, bir yandan tarihin trajik akışına müdahale edemeyen subay kimliğinin, diğer yandansa acımasız gözlem ve çıkarsamalarını esirgemeyen yazar kimliğinin yarattığı ikircikli konumundan hareketle Alman ordusu ile “kurtarıcı” Amerikan ve İngiliz ordularının arasında sürüklenmiş bir halkın yazgısını öyküler. Bunu yaparken de, bir savaşı kazanmak ve kaybetmek arasındaki, mağluplar ile galipler arasındaki belirleyici sınırların aslında ne denli kaygan olduğunu, savaşın neticesi olarak ortaya çıkan sefaletin daima her yana sızdığını kendine özgü çarpıcı anlatımıyla anımsatır.