Kitap yayına hazırlanacak, son kontröllerini yapacaktım. Planladığımdan çok daha kısa sürede bitirdim. Kitap sıcaktı, kitap gerçekti, kitap hüzünlüydü, kahramanlar güçlüydü....
Yazarın seneler önce başlayan ve karaciğerine metastas yapan meme kanserinin, ağır tedavilerinin geniş bir özetiyle başlıyordu... Diğer kanser hastlalarının hikayelerini, kaybedilen hastaları anlatarak devam ediyordu...
Bazen hastalığa ara veriliyor ve diğer hayat hikayelerine dönülüyordu…
Zor hikayeler, sağlıklı insanların zor yaşamları anlatılıyordu. Etkiliyordu...
Hayatının büyük bir bölümünü geçirdiği Kapalıçarşı'yı anlatırken aslında yüksek kiralar ve ağır vergiler nedeniyle bu ülkede ticaret yapmanın zorluğundan bahsediyordu...
Sonra gezi olaylarında buldum kendimi... Yemyeşil ağaçları, gencecik çocukları hüzünlenerek hatırladım...
Bütün bu gerçek olaylar içinde geleceğe ait bir kurgu vardı. Yazarın kendisinin ve yakın çevresinin geleceğine...
Gelecek muhtemelen onun kurguladığı gibi şekillenmeyecekti ama bu güzel kurgu nedense üzüyordu....
Bir devlet hastanesinde alınan bu tedavi, işini iyi yapan, yüksek tecrübesi ve iş disipliniyle hastalarının ömürlerine ömür katan değerli bir doktorun, bir devlet hastanesini nasıl vazgeçilmez yapabildiğini de anlatıyordu.
Bilgen'in hikayesi can acıtıyordu…
Kitabı bitirdiğimde “ Kanser, güçlü insanların hastalığı” diye düşündüm...
Ben bütün bu olayların tam da içinde yaşıyordum. Kitabın yazarı bu güçlü kadın benim annemdi.
Kitap yayına hazırlanacak, son kontröllerini yapacaktım. Planladığımdan çok daha kısa sürede bitirdim. Kitap sıcaktı, kitap gerçekti, kitap hüzünlüydü, kahramanlar güçlüydü....
Yazarın seneler önce başlayan ve karaciğerine metastas yapan meme kanserinin, ağır tedavilerinin geniş bir özetiyle başlıyordu... Diğer kanser hastlalarının hikayelerini, kaybedilen hastaları anlatarak devam ediyordu...
Bazen hastalığa ara veriliyor ve diğer hayat hikayelerine dönülüyordu…
Zor hikayeler, sağlıklı insanların zor yaşamları anlatılıyordu. Etkiliyordu...
Hayatının büyük bir bölümünü geçirdiği Kapalıçarşı'yı anlatırken aslında yüksek kiralar ve ağır vergiler nedeniyle bu ülkede ticaret yapmanın zorluğundan bahsediyordu...
Sonra gezi olaylarında buldum kendimi... Yemyeşil ağaçları, gencecik çocukları hüzünlenerek hatırladım...
Bütün bu gerçek olaylar içinde geleceğe ait bir kurgu vardı. Yazarın kendisinin ve yakın çevresinin geleceğine...
Gelecek muhtemelen onun kurguladığı gibi şekillenmeyecekti ama bu güzel kurgu nedense üzüyordu....
Bir devlet hastanesinde alınan bu tedavi, işini iyi yapan, yüksek tecrübesi ve iş disipliniyle hastalarının ömürlerine ömür katan değerli bir doktorun, bir devlet hastanesini nasıl vazgeçilmez yapabildiğini de anlatıyordu.
Bilgen'in hikayesi can acıtıyordu…
Kitabı bitirdiğimde “ Kanser, güçlü insanların hastalığı” diye düşündüm...
Ben bütün bu olayların tam da içinde yaşıyordum. Kitabın yazarı bu güçlü kadın benim annemdi.