Alain Joxe bu kitabında Hobbes, Makyavelli ve Clausewitz'in devlet anlayışlarından yola çıkarak Amerika Birleşik Devletleri'nin bütün dünya üzerindeki egemenliğini sorguluyor. Bu egemenliğin ne kadar askerî, ne kadar ekonomik olduğunu tartışıyor. Amerika Birleşik Devletleri terör karşısında, kesintiye uğrayan barış süreçleri karşısında cezalandırıcı gücünü kullanırken bu süreçlerin kesilme sebeplerini yeteri kadar değerlendiriyor mu? Askerî gücünü barışçı bir düzen kurmak yerine düzensizliği yönetmek, kaosu yaymak için mi kullanıyor?
Körfez Savaşı'nın ardından dünyanın birçok bölgesinde ortaya çıkan çatışmalarla ilgili Amerika Birleşik Devletleri'nin stratejisi barışçı bir çözüm bulmaktan ziyade kaosu sürdürmeye yönelik. Alain Joxe bu tehlikeye işaret ediyor ve Avrupalı devletlerin bu olgu karşısında küresel düzeyde örgütlenmeleri gerektiğini belirtiyor. Çünkü Birleşmiş Milletler artık bu konuda yeterli bir örgüt olarak duramıyor karşımızda. Amerika Birleşik Devletleri'nin dayattığı kuralların üzerinde bir uluslararası kanun koyucu olamıyor. Yazar, Amerikan egemenliği karşısında uluslararası hukuku koruyacak bir “Avrupa Cumhuriyeti”nden başka bir çözüm kalmadığını ve bu noktada Fransa'nın “genel bir demokratik egemenlik modeli” olarak çok önemli bir rol üstlenebileceğini söylüyor.
Alain Joxe bu kitabında Hobbes, Makyavelli ve Clausewitz'in devlet anlayışlarından yola çıkarak Amerika Birleşik Devletleri'nin bütün dünya üzerindeki egemenliğini sorguluyor. Bu egemenliğin ne kadar askerî, ne kadar ekonomik olduğunu tartışıyor. Amerika Birleşik Devletleri terör karşısında, kesintiye uğrayan barış süreçleri karşısında cezalandırıcı gücünü kullanırken bu süreçlerin kesilme sebeplerini yeteri kadar değerlendiriyor mu? Askerî gücünü barışçı bir düzen kurmak yerine düzensizliği yönetmek, kaosu yaymak için mi kullanıyor?
Körfez Savaşı'nın ardından dünyanın birçok bölgesinde ortaya çıkan çatışmalarla ilgili Amerika Birleşik Devletleri'nin stratejisi barışçı bir çözüm bulmaktan ziyade kaosu sürdürmeye yönelik. Alain Joxe bu tehlikeye işaret ediyor ve Avrupalı devletlerin bu olgu karşısında küresel düzeyde örgütlenmeleri gerektiğini belirtiyor. Çünkü Birleşmiş Milletler artık bu konuda yeterli bir örgüt olarak duramıyor karşımızda. Amerika Birleşik Devletleri'nin dayattığı kuralların üzerinde bir uluslararası kanun koyucu olamıyor. Yazar, Amerikan egemenliği karşısında uluslararası hukuku koruyacak bir “Avrupa Cumhuriyeti”nden başka bir çözüm kalmadığını ve bu noktada Fransa'nın “genel bir demokratik egemenlik modeli” olarak çok önemli bir rol üstlenebileceğini söylüyor.