Fatma Nur Kaptanoğlu, tutkuyu yüksek duygularda arayan bir yazar değil. Aksine, sabah uyandığımızda, yanı başımızda olup biten sıradanlığı, tutkuyla perçemleyip öyküleştiriyor. Soğuk sodaya sıkılan limonun çekirdeğinin sodaya düşmemesi için gösterilen dokunuş duyarlılığı, bekleme odasındaki meraklı gözlerin hapsindeyken deri koltukların gıcırtısı, takma dişlere takılan gül lokumunun yaşlılıkla cebelleşmesi, kavurucu yaz sıcaklarında ıslak lastik terliklerin ayak uçlarından bedene yayılan anlık serintisi... Kaplumbağaların Ölümü, yaşıyor olmanın, gezegen kadar ağır, kaplumbağalar kadar hafif, mikro çekim öykülerinden oluşuyor. Raskol'un Baltası'na hoş geldin Fatma Nur Kaptanoğlu!
Fatma Nur Kaptanoğlu, tutkuyu yüksek duygularda arayan bir yazar değil. Aksine, sabah uyandığımızda, yanı başımızda olup biten sıradanlığı, tutkuyla perçemleyip öyküleştiriyor. Soğuk sodaya sıkılan limonun çekirdeğinin sodaya düşmemesi için gösterilen dokunuş duyarlılığı, bekleme odasındaki meraklı gözlerin hapsindeyken deri koltukların gıcırtısı, takma dişlere takılan gül lokumunun yaşlılıkla cebelleşmesi, kavurucu yaz sıcaklarında ıslak lastik terliklerin ayak uçlarından bedene yayılan anlık serintisi... Kaplumbağaların Ölümü, yaşıyor olmanın, gezegen kadar ağır, kaplumbağalar kadar hafif, mikro çekim öykülerinden oluşuyor. Raskol'un Baltası'na hoş geldin Fatma Nur Kaptanoğlu!