Bir yerlerde büyük devletler savaşıyor… Babalar, delikanlılar harbe gidiyor… Geride kalan aileler açlık, hastalık ve kıtlıkla boğuşuyor… Tüm bunlar olurken Kara Kız, öğretmen olma hayalleriyle büyüyor, büyüyor, büyüyor…
Eserlerinde genellikle aşk, tutku, serüven ve ihtiras konularını işleyen Mükerrem Kâmil Su, Cumhuriyet Dönemi'nin en önemli kadın yazarlarındandır. Dergilerde, gazetelerde tefrika edilmiş eserlerinde çeşitli çevrelerden kadın ve erkek karakterleri canlandırmış ve döneminin çok okunan yazarlarından olmuştur. Tarihî roman türünde de eserler kaleme alarak millî ahlak ve değerleri işlemiştir.
1977 yılında kalem aldığı “Kara Kız” romanı, küçük bir kızın bir tokat anısıyla başlayıp türlü zorluklar içinde öğretmenliğe uzanan hayatını anlatan, arka planda büyük siyasi ve askerî olayların hissedildiği, yazarın hayatından otobiyografik kesitler taşıyan bir eserdir.
Doğa ne kadar güzel. Tanrı gökleri, denizleri, ağaçları, taşı toprağıyla ne güzel bir dünya armağan etmiş insanlara. Ama savaş bu güzellikleri insanın içine sindirmiyor. Cephelerde askercikler ölüyor. Cephe gerilerinde insanlar açlıktan, bulaşıcı hastalıklardan kırılıyorlar. Barış içinde yaşamak dururken böyle boğuşmak neden? Ben öğretmen olunca çocuklara barış içinde, kardeşçe, insanca yaşamalarını öğreteceğim. Doğayı sevdirmeye, doğanın harika güzelliklerini göstermeye çalışacağım, görmelerine yardım edeceğim.
Bir yerlerde büyük devletler savaşıyor… Babalar, delikanlılar harbe gidiyor… Geride kalan aileler açlık, hastalık ve kıtlıkla boğuşuyor… Tüm bunlar olurken Kara Kız, öğretmen olma hayalleriyle büyüyor, büyüyor, büyüyor…
Eserlerinde genellikle aşk, tutku, serüven ve ihtiras konularını işleyen Mükerrem Kâmil Su, Cumhuriyet Dönemi'nin en önemli kadın yazarlarındandır. Dergilerde, gazetelerde tefrika edilmiş eserlerinde çeşitli çevrelerden kadın ve erkek karakterleri canlandırmış ve döneminin çok okunan yazarlarından olmuştur. Tarihî roman türünde de eserler kaleme alarak millî ahlak ve değerleri işlemiştir.
1977 yılında kalem aldığı “Kara Kız” romanı, küçük bir kızın bir tokat anısıyla başlayıp türlü zorluklar içinde öğretmenliğe uzanan hayatını anlatan, arka planda büyük siyasi ve askerî olayların hissedildiği, yazarın hayatından otobiyografik kesitler taşıyan bir eserdir.
Doğa ne kadar güzel. Tanrı gökleri, denizleri, ağaçları, taşı toprağıyla ne güzel bir dünya armağan etmiş insanlara. Ama savaş bu güzellikleri insanın içine sindirmiyor. Cephelerde askercikler ölüyor. Cephe gerilerinde insanlar açlıktan, bulaşıcı hastalıklardan kırılıyorlar. Barış içinde yaşamak dururken böyle boğuşmak neden? Ben öğretmen olunca çocuklara barış içinde, kardeşçe, insanca yaşamalarını öğreteceğim. Doğayı sevdirmeye, doğanın harika güzelliklerini göstermeye çalışacağım, görmelerine yardım edeceğim.