Gün oldu, bir uçarı Karacaoğlan yoldaşımız oldu gurbet ellerde, kendi gurbetimizde; gün oldu yaprakları zaman ve yalnızlık kokan ancak kokusunu yalnız istediklerine veren bir yazma kitabın yapraklarında karşılaştık; gün oldu Mut yaylalarında, Tarsus subaşlarında, Elbistan ovalarında çoğu artık bizi bırakıp sonsuzluğa göçmüş dostlarla taş yığınlarına, güzelim heykellere bakarak onu ve sevgilisini aradık; gün oldu şaştık Akdeniz, Orta Anadolu, Rumeli, Kafkasya, Kırım ve Türkmenistan' dan gelen seslerine, bu seslerle oluşan zenginliklere ve gün oldu kendisinden sonra sevda türküsü söylenemeyeceğini iddia eden bu âşığın erenler katına yüceliş menkıbelerine...
Gün oldu, bir uçarı Karacaoğlan yoldaşımız oldu gurbet ellerde, kendi gurbetimizde; gün oldu yaprakları zaman ve yalnızlık kokan ancak kokusunu yalnız istediklerine veren bir yazma kitabın yapraklarında karşılaştık; gün oldu Mut yaylalarında, Tarsus subaşlarında, Elbistan ovalarında çoğu artık bizi bırakıp sonsuzluğa göçmüş dostlarla taş yığınlarına, güzelim heykellere bakarak onu ve sevgilisini aradık; gün oldu şaştık Akdeniz, Orta Anadolu, Rumeli, Kafkasya, Kırım ve Türkmenistan' dan gelen seslerine, bu seslerle oluşan zenginliklere ve gün oldu kendisinden sonra sevda türküsü söylenemeyeceğini iddia eden bu âşığın erenler katına yüceliş menkıbelerine...