- Ayrıkçı Kürt şiddeti, sıklıkta vurgulandığı gibi yetersiz ekonomik gelir, düşük eğitim düzeyi, işsizlik gibi faktörlerin değil ayrılıkçı Kürt unsurların görece meşru gördükleri Türkiye topraklarında bağımsızlık istemine dayanan talepleri ile birlikte var olmuştur. Bu yüzden ortaya çıkan şiddet sarmalını herhangi bir başka temel belirleyici bağlam açısından değil özel olarak siyaset bakımından ele almamız daha doğrudur.
- Fransa, -örneğin- ayrılıkçı Kürt unsurlara büyük oranda maddi destek sağlamaktadır. Paris'te "Kürt Enstitüsü" açılmıştır. Fransa'da PKK'nın radyoları ve dergileri bulunmaktadır. Buna karşılık Fransa'da yaşayan on milyon Brötan'un Brötanca konuşması yasak olmasına rağmen onların Türkiye'den siyasi destekleri, iktisadi gelirleri ve Türkiye'de yerleşik medyası ve enstitüleri bulunmamaktadır.
- Yüksek oranda artan Kürt nüfusun Türkiye'de iş, sağlık, ulaşım, konut gibi alanlardaki yükü, ayrıca şiddet ve terörü önlemeye yönelik kaynak aktarımı eklendiğinde neredeyse ülkenin kaynaklarının tümü Kürt etnik şiddetinin etki alanına girmiş olmaktadır. Kaynaklar üzerinde Kürtlerin oluşturduğu söz konusu yük göz önüne alındığında Türkiye, Ayrılıkçı Kürt grupların israf ettikleri bir arena/araç görünümü kazanmaktadır. Türkiye, ayrılıkçı Kürtlerin çeşitli oyunlarını sahneledikleri tiyatro sahnesi görünümündedir.
- Türkiye Cumhuriyeti devletine teslim olan terörist/PKK'lı unsurlar, esasen yaptıklarından pişmanlık duymayan fakat şiddet eylemlerinde fonksiyonel olmayan çürüğe ayrılmış ve örgütün başka bir versiyon yönünden propagandasını yapmaya yönelik bireylerden oluşmaktadır.
- Ayrılıkçı Kürt unsurların "dağdan indirilme" planı, başta Kürtler olmak üzere Türkiye'de yaşayan bütün unsurları riske edecek olan binlerce ABD ve AB adına faaliyet gösteren ajanların ve işbirlikçilerin Türkiye'ye gelmesi/getirilmesi programıdır.
- Etnik ayrılıkçı Kürt şiddeti Türkiye'yi "Irak"laştıracak boyuta gelmiştir. Nasıl Irak'ta "Kuzey Irak" bağlamında Irak'ın bütünü tehdit altında ise, aynı şekilde Türkiye'nin Güneydoğu'su "Kuzey Irak"a dönüştürülerek Türkiye bir bütün olarak işgal edilmek istenmektedir.
- Ayrıkçı Kürt şiddeti, sıklıkta vurgulandığı gibi yetersiz ekonomik gelir, düşük eğitim düzeyi, işsizlik gibi faktörlerin değil ayrılıkçı Kürt unsurların görece meşru gördükleri Türkiye topraklarında bağımsızlık istemine dayanan talepleri ile birlikte var olmuştur. Bu yüzden ortaya çıkan şiddet sarmalını herhangi bir başka temel belirleyici bağlam açısından değil özel olarak siyaset bakımından ele almamız daha doğrudur.
- Fransa, -örneğin- ayrılıkçı Kürt unsurlara büyük oranda maddi destek sağlamaktadır. Paris'te "Kürt Enstitüsü" açılmıştır. Fransa'da PKK'nın radyoları ve dergileri bulunmaktadır. Buna karşılık Fransa'da yaşayan on milyon Brötan'un Brötanca konuşması yasak olmasına rağmen onların Türkiye'den siyasi destekleri, iktisadi gelirleri ve Türkiye'de yerleşik medyası ve enstitüleri bulunmamaktadır.
- Yüksek oranda artan Kürt nüfusun Türkiye'de iş, sağlık, ulaşım, konut gibi alanlardaki yükü, ayrıca şiddet ve terörü önlemeye yönelik kaynak aktarımı eklendiğinde neredeyse ülkenin kaynaklarının tümü Kürt etnik şiddetinin etki alanına girmiş olmaktadır. Kaynaklar üzerinde Kürtlerin oluşturduğu söz konusu yük göz önüne alındığında Türkiye, Ayrılıkçı Kürt grupların israf ettikleri bir arena/araç görünümü kazanmaktadır. Türkiye, ayrılıkçı Kürtlerin çeşitli oyunlarını sahneledikleri tiyatro sahnesi görünümündedir.
- Türkiye Cumhuriyeti devletine teslim olan terörist/PKK'lı unsurlar, esasen yaptıklarından pişmanlık duymayan fakat şiddet eylemlerinde fonksiyonel olmayan çürüğe ayrılmış ve örgütün başka bir versiyon yönünden propagandasını yapmaya yönelik bireylerden oluşmaktadır.
- Ayrılıkçı Kürt unsurların "dağdan indirilme" planı, başta Kürtler olmak üzere Türkiye'de yaşayan bütün unsurları riske edecek olan binlerce ABD ve AB adına faaliyet gösteren ajanların ve işbirlikçilerin Türkiye'ye gelmesi/getirilmesi programıdır.
- Etnik ayrılıkçı Kürt şiddeti Türkiye'yi "Irak"laştıracak boyuta gelmiştir. Nasıl Irak'ta "Kuzey Irak" bağlamında Irak'ın bütünü tehdit altında ise, aynı şekilde Türkiye'nin Güneydoğu'su "Kuzey Irak"a dönüştürülerek Türkiye bir bütün olarak işgal edilmek istenmektedir.