"Bir zaman ihtiyarlık vaktinde, Eskişehir hapsinden bir sene cezayı çekip çıktım. Beni Kastamonu'ya nefyettiler. Polis karakolunda iki-üç ay misafir ettiler. Benim gibi, sadık dostlarıyla görüşmekten sıkılan bir münzevî ve kıyafetinin tebdiline tahammül etmeyen bir adam, böyle yerlerde ne kadar azab çeker anlaşılır. İşte, ben bu me'yusiyette iken, birden inayet-i İlâhiye ihtiyarlığımın imdadına geldi. O karakoldaki komiser, polislerle beraber sadık dost hükmüne geçtiler... Sonra o karakolun karşısında Kastamonu'nun Medrese-i Nurîyesi'ne girdim. Nurlar'ın te'lifine başladım. Feyzî, Emin, Hilmi, Sadık, Nazif, Salâhaddin gibi Nur'un kahraman şakirdleri Nurlar'ın neşri, teksiri için o medreseye devam ettiler. Gençliğimde eski talebelerimle geçirdiğim kıymettar müzakere-i ilmiyeyi daha parlak bir surette gösterdiler."
"Bir zaman ihtiyarlık vaktinde, Eskişehir hapsinden bir sene cezayı çekip çıktım. Beni Kastamonu'ya nefyettiler. Polis karakolunda iki-üç ay misafir ettiler. Benim gibi, sadık dostlarıyla görüşmekten sıkılan bir münzevî ve kıyafetinin tebdiline tahammül etmeyen bir adam, böyle yerlerde ne kadar azab çeker anlaşılır. İşte, ben bu me'yusiyette iken, birden inayet-i İlâhiye ihtiyarlığımın imdadına geldi. O karakoldaki komiser, polislerle beraber sadık dost hükmüne geçtiler... Sonra o karakolun karşısında Kastamonu'nun Medrese-i Nurîyesi'ne girdim. Nurlar'ın te'lifine başladım. Feyzî, Emin, Hilmi, Sadık, Nazif, Salâhaddin gibi Nur'un kahraman şakirdleri Nurlar'ın neşri, teksiri için o medreseye devam ettiler. Gençliğimde eski talebelerimle geçirdiğim kıymettar müzakere-i ilmiyeyi daha parlak bir surette gösterdiler."