Meksika'nın en saygın yazarlarından Carlos Fuentes, altı öyküden oluşan Kaygı Veren Dostluklar ile yaşam ve ölüm denen iki değişmezin arasında sıkışıp kalan varlıkların; hayaletler, vampirler, zebaniler, cadılar ve başka doğaüstü yaratıkların üzerinden okuyucuyu ülkesinin renkli kültür coğrafyasında büyüleyici bir yolculuğa çıkarıyor. Kaygı Veren Dostluklar'da günlük yaşamlar iç içe geçen doğaüstü varlıklar beklenmedik şekillerde hayatlarına girdikleri insanların kaderlerini değiştiriyor. Bir yandan da Kazıklı Voyvoda'dan İkinci Dünya Savaşı'na, Shakespeare oyunlarından azizelerin rengârenk dünyasına uzanarak aşk, aile, cinsellik ve din gibi evrensel konular irdeleniyor. Fuentes, fantastik edebiyata görkemli bir dönüş yaptığı Kaygı Veren Dostluklar'da hem Meksika'nın çağdaş kimliğinin geçmiş tarafından nasıl şekillendirildiğini inceleyerek nesiller, sınıflar ve cinsiyetler arasındaki, toplumun üzerine ölü toprağı gibi çöken yabancılaşmayı sorguluyor hem de okuyucuyu ölüm ve yaşamın hem tezatlarını hem de birbirine olan bağımlılığını keşfe davet ediyor; biraz ürküterek, biraz da şehvetle...
Meksika'nın en saygın yazarlarından Carlos Fuentes, altı öyküden oluşan Kaygı Veren Dostluklar ile yaşam ve ölüm denen iki değişmezin arasında sıkışıp kalan varlıkların; hayaletler, vampirler, zebaniler, cadılar ve başka doğaüstü yaratıkların üzerinden okuyucuyu ülkesinin renkli kültür coğrafyasında büyüleyici bir yolculuğa çıkarıyor. Kaygı Veren Dostluklar'da günlük yaşamlar iç içe geçen doğaüstü varlıklar beklenmedik şekillerde hayatlarına girdikleri insanların kaderlerini değiştiriyor. Bir yandan da Kazıklı Voyvoda'dan İkinci Dünya Savaşı'na, Shakespeare oyunlarından azizelerin rengârenk dünyasına uzanarak aşk, aile, cinsellik ve din gibi evrensel konular irdeleniyor. Fuentes, fantastik edebiyata görkemli bir dönüş yaptığı Kaygı Veren Dostluklar'da hem Meksika'nın çağdaş kimliğinin geçmiş tarafından nasıl şekillendirildiğini inceleyerek nesiller, sınıflar ve cinsiyetler arasındaki, toplumun üzerine ölü toprağı gibi çöken yabancılaşmayı sorguluyor hem de okuyucuyu ölüm ve yaşamın hem tezatlarını hem de birbirine olan bağımlılığını keşfe davet ediyor; biraz ürküterek, biraz da şehvetle...