GELECEKTEN GELEN ŞİFRE; 397 Yıl 2220...Ak sakallı ihtiyar, 2010 yılında yazıldığını söylediği 397 kitabını açtı ve Şeyh Yahya Efendi'nin dervişlerine okumaya başladı. Dervişler dikkatle dinlediler. 1529 yılına döndüklerinde de bu kitabı Şeyhlerine anlattılar. Yahya Efendi, kitabın içinde kendisiyle ilgili bir bölümü görünce hayretle; "Ben bunu mu yazacağım?" diye sordu. Dervişler de ileride yaşanacaklardan biri olan bu olayı şöyle anlattılar:Cihân padişahı Kanuni Sultan Süleyman, sütkardeşi olan Şeyh Yahyâ Efendi'ye bir hatt-ı şerîf gönderdi ve; "Ağabey! Sen ilâhî sırlara vâkıfsın, bilirsin. Kerem eyle de bize Osmanoğullarının akıbetinin ne olacağını haber ver. Nesli kesilip yok mu olacak? Yok olacaksa, bu hangi sebeptendir?" dedi. Hatt-ı şerîfi okuyan Yahyâ Efendi, kâğıdı kalemi eline aldı; "NEME GEREK" diye iri harflerle yazıp, Kanuni'ye gönderdi.Sultan, Yahya Efendi'den gelen mektubu okuduğunda hayretler içinde kaldı. Hiçbir şey anlamamıştı. Derhal bir kayık hazırlanmasını emretti ve bu bilmece sözün mânâsını anlamak için Beşiktaş'taki dergâha geldi. Yahyâ Efendi'yi görür görmez; "Ağabey! Ne olur gizlemeyip, sualime cevap veriniz. Biz de ona göre hareket edelim." dedi... HER ŞEY, OSMANLI'NIN EN PARLAK DÖNEMİNDE BAŞLADI. VE HÂLÂ DEVAM EDİYOR...
GELECEKTEN GELEN ŞİFRE; 397 Yıl 2220...Ak sakallı ihtiyar, 2010 yılında yazıldığını söylediği 397 kitabını açtı ve Şeyh Yahya Efendi'nin dervişlerine okumaya başladı. Dervişler dikkatle dinlediler. 1529 yılına döndüklerinde de bu kitabı Şeyhlerine anlattılar. Yahya Efendi, kitabın içinde kendisiyle ilgili bir bölümü görünce hayretle; "Ben bunu mu yazacağım?" diye sordu. Dervişler de ileride yaşanacaklardan biri olan bu olayı şöyle anlattılar:Cihân padişahı Kanuni Sultan Süleyman, sütkardeşi olan Şeyh Yahyâ Efendi'ye bir hatt-ı şerîf gönderdi ve; "Ağabey! Sen ilâhî sırlara vâkıfsın, bilirsin. Kerem eyle de bize Osmanoğullarının akıbetinin ne olacağını haber ver. Nesli kesilip yok mu olacak? Yok olacaksa, bu hangi sebeptendir?" dedi. Hatt-ı şerîfi okuyan Yahyâ Efendi, kâğıdı kalemi eline aldı; "NEME GEREK" diye iri harflerle yazıp, Kanuni'ye gönderdi.Sultan, Yahya Efendi'den gelen mektubu okuduğunda hayretler içinde kaldı. Hiçbir şey anlamamıştı. Derhal bir kayık hazırlanmasını emretti ve bu bilmece sözün mânâsını anlamak için Beşiktaş'taki dergâha geldi. Yahyâ Efendi'yi görür görmez; "Ağabey! Ne olur gizlemeyip, sualime cevap veriniz. Biz de ona göre hareket edelim." dedi... HER ŞEY, OSMANLI'NIN EN PARLAK DÖNEMİNDE BAŞLADI. VE HÂLÂ DEVAM EDİYOR...