Doğanın büyük bir kısmı mahvedildi. Ağaçların ve taşların ruhları yerlerinden sökülüp alındı, bu ruhlar daha sonra insanların peşine düştü. Çünkü gidecek başka yerleri yoktu.
"...Dışarıdaki ayak sesleri önce yavaşladı, sonra hızlandı. Bir hayvana ait olmazlardı, çünkü çok gürültülüydüler. Bir insana ait olmak içinse fazla hızlılardı. O tuhaf hışırtı eşliğinde çadırın etrafında dönüp durdular. Korkuyorum, diye fısıldadım, sesimdeki şaşkınlık fark edilmeyecek gibi değildi. Korku titreşti, kalp atışlarımla birlikte damarlarıma yayıldı. Jacey omzumu kavradı, ben de onun elini tuttum. Ne kadar süre öylece, uyku tulumlarımıza sarılı, birbirimize kenetlenmiş halde durup karanlığın içinden gelen ağıtı dinlediğimizi bilemiyorum. Jacey'nin düşüncelerini duyabiliyordum:
Ve yarın bu çadırda ölü bedenlerimizi bulacaklar."
Doğanın büyük bir kısmı mahvedildi. Ağaçların ve taşların ruhları yerlerinden sökülüp alındı, bu ruhlar daha sonra insanların peşine düştü. Çünkü gidecek başka yerleri yoktu.
"...Dışarıdaki ayak sesleri önce yavaşladı, sonra hızlandı. Bir hayvana ait olmazlardı, çünkü çok gürültülüydüler. Bir insana ait olmak içinse fazla hızlılardı. O tuhaf hışırtı eşliğinde çadırın etrafında dönüp durdular. Korkuyorum, diye fısıldadım, sesimdeki şaşkınlık fark edilmeyecek gibi değildi. Korku titreşti, kalp atışlarımla birlikte damarlarıma yayıldı. Jacey omzumu kavradı, ben de onun elini tuttum. Ne kadar süre öylece, uyku tulumlarımıza sarılı, birbirimize kenetlenmiş halde durup karanlığın içinden gelen ağıtı dinlediğimizi bilemiyorum. Jacey'nin düşüncelerini duyabiliyordum:
Ve yarın bu çadırda ölü bedenlerimizi bulacaklar."