İnançlarımızın yerini belirleme, onlara delil getirme ve doğru tahliller yapabilmenin gerekliliği açıktır. inan düzeyimizi bilmemiz ve yansımalarını sağlamamız gerekmektedir. Müminin inanç dünyasını sağlıklı bilmesi ve onun dinin aslına uygun olması bir ihtiyaçtır.İnancı sorgilamak ve onu üst düzeye getirmek önemli bir başarıdır. İlk akla gelen inanmış insanın inancının kalbin tasdiki ile olması ve içtenliğidir. inancın ileri konuma getirilmesi, ona kalite kazandırılması ve kelam yapılması dinin özünü oluşturan bir zarurettir. İnancın sürekli aynı düzeyde kalması beklenemez. Onun ileri konuma yükseltilmesi, inancın amelle bütünlük içinde olması ve makbul bir ininç oluşu beklenir.Filozofların yaklaşımları yanında İslam kelam bilginlerinin ürettikleri ve eserlerinde sundukları düşüncelerin tanınması bir medeniyeti özümsemedir. Müminin sahibi olduğu inanç onu fikir üretmeye, düşünce dünyasına ışık tutacak etkinliklerde bulunmaya çağırır. Öne çıkması beklenen ise inancın tezahürleri, ahlak, muamele ve tüm davranış biçimlerinde varlığını hissettirmesidir. İnancı zayıflıktan kurtarmada kelam yöntemi getirdiği delillerle etkili olacaktır. Bu nedenle Müslümanların kelamın getirdiği aklî metodu dinin metinleri ile birlikte benimsemesi beklenir. Bu başarılabilecek bir tefekkür jimnastiğidir. İslam filozofları ve kelam bilginlerinin çok yönlü düşünce dünyası önemli bir deneyimi sunmakta, bu tecrübe geleceğe ışık tutmaktadır. Doğru değerlendirmeler yapan, inancı kötü durumdan kurtararak ona heyecan kazandıranların aksiyonundan yararlanmak inancı kamil konuma getirmede katkı sağlayacaktır. İnancın istenen fikrî boyutunun olması ve paylaşılabilen konuma getirilmesi için onun felsefesinin yapılması gerekmektedir. Bu da felsefenin kelama intikali ve bu iki alanın ilişkisinin kurulması ile olmuş ve bu Müslümanlar eliyle gerçekleşmiştir. Bin yılı aşkın zaman önce ele alınan temel konular geleceğe meşale olan hususlardır.
İnançlarımızın yerini belirleme, onlara delil getirme ve doğru tahliller yapabilmenin gerekliliği açıktır. inan düzeyimizi bilmemiz ve yansımalarını sağlamamız gerekmektedir. Müminin inanç dünyasını sağlıklı bilmesi ve onun dinin aslına uygun olması bir ihtiyaçtır.İnancı sorgilamak ve onu üst düzeye getirmek önemli bir başarıdır. İlk akla gelen inanmış insanın inancının kalbin tasdiki ile olması ve içtenliğidir. inancın ileri konuma getirilmesi, ona kalite kazandırılması ve kelam yapılması dinin özünü oluşturan bir zarurettir. İnancın sürekli aynı düzeyde kalması beklenemez. Onun ileri konuma yükseltilmesi, inancın amelle bütünlük içinde olması ve makbul bir ininç oluşu beklenir.Filozofların yaklaşımları yanında İslam kelam bilginlerinin ürettikleri ve eserlerinde sundukları düşüncelerin tanınması bir medeniyeti özümsemedir. Müminin sahibi olduğu inanç onu fikir üretmeye, düşünce dünyasına ışık tutacak etkinliklerde bulunmaya çağırır. Öne çıkması beklenen ise inancın tezahürleri, ahlak, muamele ve tüm davranış biçimlerinde varlığını hissettirmesidir. İnancı zayıflıktan kurtarmada kelam yöntemi getirdiği delillerle etkili olacaktır. Bu nedenle Müslümanların kelamın getirdiği aklî metodu dinin metinleri ile birlikte benimsemesi beklenir. Bu başarılabilecek bir tefekkür jimnastiğidir. İslam filozofları ve kelam bilginlerinin çok yönlü düşünce dünyası önemli bir deneyimi sunmakta, bu tecrübe geleceğe ışık tutmaktadır. Doğru değerlendirmeler yapan, inancı kötü durumdan kurtararak ona heyecan kazandıranların aksiyonundan yararlanmak inancı kamil konuma getirmede katkı sağlayacaktır. İnancın istenen fikrî boyutunun olması ve paylaşılabilen konuma getirilmesi için onun felsefesinin yapılması gerekmektedir. Bu da felsefenin kelama intikali ve bu iki alanın ilişkisinin kurulması ile olmuş ve bu Müslümanlar eliyle gerçekleşmiştir. Bin yılı aşkın zaman önce ele alınan temel konular geleceğe meşale olan hususlardır.
