"Kahrolan kuşağın güçle direnen örnek aydınlarından biri: Emin Türk Eliçin. İkinci Dünya Savaşı başlarına doğru bir tarihten 1960'a değin, aşağı yukarı Türkiye'nin yirmi iki yıllık bir döneminde ilerici aydınların mücadeleleri örtük kalmış, bugün bile bu mücadele gün ışığına çıkmış değildir. Bu dönemdeki ağır mücadelenin ne tarihi yazılabilmiş, ne de bu mücadele sanat eserlerine yansımıştır. Bu dönemin belgelerini bulmak bile güçtür; belki bu belgelerin pek azı polis arşivlerinde, askeri ve sivil adliye mahzenlerinde bulunabilecektir. O korkunç dönemi yaşayanlar, olaylarında rol alanlar, tanıklık edenler de, teker teker aramızdan göçüp gitmektedir... Dostum Emin Elçin, bu kahrolmuş kuşaktan bir aydındı. Onun için 'Bizler bu acıyı fazlasıyla tatmış, birçoklarımız bu yüzden kahrolmuş bir kuşağın son temsilcileriyiz' demişti. Türkiye'nin kapalı ve örtük bir çağ dramının başkişileri olmuş bu kuşağın en önemli özellikleri, yıllarca süren o baskı silindirinin altında ezilirken de, baş eğmeleri, zor ama haysiyetli yaşamaları umutsuzluğa, karamsarlığa düşmemiş olmalarıdır. O kahredici durumda bile, durmadan çalışıyor, yazıyor, eser veriyor, çeviri yapıyor, önlerindeki bütün zorlukları yırta yırta kamuya ulaşmanın yollarını arıyorlardı. Günümüz genç sanatçı, edebiyatçı ve aydınlarından, kendilerine 'Yenik', 'bitik', 'ezilmiş' ya da 'bunalım' kuşağı diyenlerin, Emin Elçin kuşağının yaşamlarını bilmeyişleri, onlar için çok büyük şanssızlıktır.''
Kitap, Emin Türk Eliçin'in gün ışığına çıkan Kemalizm, Cumhuriyet, CHP, Dil, Demokrasi ve Türkiye üzerine yazılarından oluşuyor. Sadece o dönemin değil, Türkiye'nin bugünün de anlaşılmasına şık tutan bir kaynak niteliğinde.
"Kahrolan kuşağın güçle direnen örnek aydınlarından biri: Emin Türk Eliçin. İkinci Dünya Savaşı başlarına doğru bir tarihten 1960'a değin, aşağı yukarı Türkiye'nin yirmi iki yıllık bir döneminde ilerici aydınların mücadeleleri örtük kalmış, bugün bile bu mücadele gün ışığına çıkmış değildir. Bu dönemdeki ağır mücadelenin ne tarihi yazılabilmiş, ne de bu mücadele sanat eserlerine yansımıştır. Bu dönemin belgelerini bulmak bile güçtür; belki bu belgelerin pek azı polis arşivlerinde, askeri ve sivil adliye mahzenlerinde bulunabilecektir. O korkunç dönemi yaşayanlar, olaylarında rol alanlar, tanıklık edenler de, teker teker aramızdan göçüp gitmektedir... Dostum Emin Elçin, bu kahrolmuş kuşaktan bir aydındı. Onun için 'Bizler bu acıyı fazlasıyla tatmış, birçoklarımız bu yüzden kahrolmuş bir kuşağın son temsilcileriyiz' demişti. Türkiye'nin kapalı ve örtük bir çağ dramının başkişileri olmuş bu kuşağın en önemli özellikleri, yıllarca süren o baskı silindirinin altında ezilirken de, baş eğmeleri, zor ama haysiyetli yaşamaları umutsuzluğa, karamsarlığa düşmemiş olmalarıdır. O kahredici durumda bile, durmadan çalışıyor, yazıyor, eser veriyor, çeviri yapıyor, önlerindeki bütün zorlukları yırta yırta kamuya ulaşmanın yollarını arıyorlardı. Günümüz genç sanatçı, edebiyatçı ve aydınlarından, kendilerine 'Yenik', 'bitik', 'ezilmiş' ya da 'bunalım' kuşağı diyenlerin, Emin Elçin kuşağının yaşamlarını bilmeyişleri, onlar için çok büyük şanssızlıktır.''
Kitap, Emin Türk Eliçin'in gün ışığına çıkan Kemalizm, Cumhuriyet, CHP, Dil, Demokrasi ve Türkiye üzerine yazılarından oluşuyor. Sadece o dönemin değil, Türkiye'nin bugünün de anlaşılmasına şık tutan bir kaynak niteliğinde.