Çocukluğumuzdur bizi şekillendiren, bugünlere getiren. Ailesindeki erkeklerin gölgesinde büyüyen Virginia Woolf'un kalemi de çocukluğundan ayrı tutulamaz. Tam da bu nedenle, yirminci yüzyılın başlarında kaleme aldığı bu eserde Woolf öncelikli olarak kadının “bireyselliğini” sorgular ve onun edebiyattaki yerinden yola çıkarak alışılmadık bir öneri sunar: “Yazmak isteyen bir kadının öncelikle parası ve kendine ait bir odası olmalı.”
Woolf, British Museum'un rafları arasında kadını ararken, Shakespeare'in hayali kız kardeşi ve dönemin önemli kadın yazarlarına atıfta bulunarak bizlere sadece para ve oda fikrine nasıl ulaştığını göstermekle kalmaz, aynı zamanda kadının bastırılan sesi olur. Ona göre kadın kendisine reva görülen sefalet ve karanlıkta bile çabalamayı bırakmamalı, yazmalı; eşitsizliklere ve haksızlıklara karşı sesini duyurmalıdır.
Çocukluğumuzdur bizi şekillendiren, bugünlere getiren. Ailesindeki erkeklerin gölgesinde büyüyen Virginia Woolf'un kalemi de çocukluğundan ayrı tutulamaz. Tam da bu nedenle, yirminci yüzyılın başlarında kaleme aldığı bu eserde Woolf öncelikli olarak kadının “bireyselliğini” sorgular ve onun edebiyattaki yerinden yola çıkarak alışılmadık bir öneri sunar: “Yazmak isteyen bir kadının öncelikle parası ve kendine ait bir odası olmalı.”
Woolf, British Museum'un rafları arasında kadını ararken, Shakespeare'in hayali kız kardeşi ve dönemin önemli kadın yazarlarına atıfta bulunarak bizlere sadece para ve oda fikrine nasıl ulaştığını göstermekle kalmaz, aynı zamanda kadının bastırılan sesi olur. Ona göre kadın kendisine reva görülen sefalet ve karanlıkta bile çabalamayı bırakmamalı, yazmalı; eşitsizliklere ve haksızlıklara karşı sesini duyurmalıdır.