Kenti anlamanın yollarından biri kenti metin olarak görmek; kentteki bir etnik topluluğu incelemenin en önemli yollarından biri de, söz konusu etnik topluluğun, sosyal ilişki ve sosyal süreçlerdeki konumlanışıyla, metni nasıl yeniden ürettiği ve okuduğunu anlamaya çalışmaktır. Çünkü, kentin fiziksel mekânlarına ya da bir bütün olarak kente yüklenen anlam, farklı kültürel özelliklere sahip etnik topluluklar tarafından farklı okumalara tabi tutulduğu için bu fiziksel mekânlar cansız birer varlık olmaktan çıkarak, kişisel ve sosyal belleklerde önemli birer öğeye dönüşmektedir. Kent yaşamı ve etnisite bir arada düşünüldüğünde de yapılması gereken kenti ve etnik toplulukları verili birer yapı olarak almaktan çok, bu iki yapıyı etkileyen girift katmanları göz önüne sermektir. Çünkü, hem kent ve dolaysız biçimde kentleşme ve kentlileşme süreçleri; hem de etnik toplulukların gelişimi ve kendilerini tanımlaması içinde, yer aldıkları ve kendilerinden daha kapsamlı olan farklı süreçlerin etkisinde şekillenmektedir. Başka bir deyişle, kent yaşamındaki etnik ilişkileri yalnızca etnik toplulukların içsel özellikleri ya da bu toplulukların birbirine bakışı ile açıklamak sonuçsuz bir çaba olarak kalacaktır. Bu nedenle, çalışmada; Adana Nusayrilerinin, kentsel yaşamın bütün devingenliğine rağmen kültürel farklılıklarını nasıl korudukları ve sınırlarını, değişen koşullarda nasıl yeniden üretebildikleri, sorusuna mümkün olduğu ölçüde cevap verilmeye çalışılmış; bu süreçte topluluk kamusallığının oluşumu ve etkinliği tartışılmıştır.
Kenti anlamanın yollarından biri kenti metin olarak görmek; kentteki bir etnik topluluğu incelemenin en önemli yollarından biri de, söz konusu etnik topluluğun, sosyal ilişki ve sosyal süreçlerdeki konumlanışıyla, metni nasıl yeniden ürettiği ve okuduğunu anlamaya çalışmaktır. Çünkü, kentin fiziksel mekânlarına ya da bir bütün olarak kente yüklenen anlam, farklı kültürel özelliklere sahip etnik topluluklar tarafından farklı okumalara tabi tutulduğu için bu fiziksel mekânlar cansız birer varlık olmaktan çıkarak, kişisel ve sosyal belleklerde önemli birer öğeye dönüşmektedir. Kent yaşamı ve etnisite bir arada düşünüldüğünde de yapılması gereken kenti ve etnik toplulukları verili birer yapı olarak almaktan çok, bu iki yapıyı etkileyen girift katmanları göz önüne sermektir. Çünkü, hem kent ve dolaysız biçimde kentleşme ve kentlileşme süreçleri; hem de etnik toplulukların gelişimi ve kendilerini tanımlaması içinde, yer aldıkları ve kendilerinden daha kapsamlı olan farklı süreçlerin etkisinde şekillenmektedir. Başka bir deyişle, kent yaşamındaki etnik ilişkileri yalnızca etnik toplulukların içsel özellikleri ya da bu toplulukların birbirine bakışı ile açıklamak sonuçsuz bir çaba olarak kalacaktır. Bu nedenle, çalışmada; Adana Nusayrilerinin, kentsel yaşamın bütün devingenliğine rağmen kültürel farklılıklarını nasıl korudukları ve sınırlarını, değişen koşullarda nasıl yeniden üretebildikleri, sorusuna mümkün olduğu ölçüde cevap verilmeye çalışılmış; bu süreçte topluluk kamusallığının oluşumu ve etkinliği tartışılmıştır.