“Bakma bana öyle, ben artık bu gezegene ait değilim.”
“Yapayalnızım. Tepeden tırnağa saydam olmanın, artık kimsenin yaşamında bir yer tutmamanın, kimseyle konuşamamanın ne demek olduğunu bilemezsiniz...”
Marc Levy her zamanki gibi bir solukta okunan ve okurları daha ilk sayfasından maceranın içine çeken Keşke Gerçek Olsa adlı romanıyla karşımızda bu kez.
Levy'nin sinemaya uyarlanan ve Türkiye'de de Cennet Gibi adıyla gösterime giren bu çoksatar kitabı “sevginin ve aşkın üstesinden gelemeyeceği hiçbir şey yoktur” inancından yola çıkıyor. Her ânı başkahramanların masalsı dünyasında yaşıyor, duygulanıyor, çaresizliğe düşüyor, umutlanıyor, umutlarını yitiriyor ve büyüklere yazılmış bu masal için “keşke gerçek olsa” diyorsunuz…
“Bakma bana öyle, ben artık bu gezegene ait değilim.”
“Yapayalnızım. Tepeden tırnağa saydam olmanın, artık kimsenin yaşamında bir yer tutmamanın, kimseyle konuşamamanın ne demek olduğunu bilemezsiniz...”
Marc Levy her zamanki gibi bir solukta okunan ve okurları daha ilk sayfasından maceranın içine çeken Keşke Gerçek Olsa adlı romanıyla karşımızda bu kez.
Levy'nin sinemaya uyarlanan ve Türkiye'de de Cennet Gibi adıyla gösterime giren bu çoksatar kitabı “sevginin ve aşkın üstesinden gelemeyeceği hiçbir şey yoktur” inancından yola çıkıyor. Her ânı başkahramanların masalsı dünyasında yaşıyor, duygulanıyor, çaresizliğe düşüyor, umutlanıyor, umutlarını yitiriyor ve büyüklere yazılmış bu masal için “keşke gerçek olsa” diyorsunuz…