Müzikolog Rauf Yekta Bey'in şahsi kütüphanesinde bulunan ve 18. yüzyıla ait çok sayıda müzik eserinin notasını ihtiva eden Kevseri Mecmuası uzun süre araştırmacılara kapalı kalmış, dolayısıyla esrarını günümüze kadar korumuştur. Tarihî ve müzikolojik açıdan paha biçilmez olan bu kaynak, araştırmacı Mehmet Uğur Ekinci'nin yazmanın bir mikrofilm kopyasının Milli Kütüphane'de bulunduğunu tespit edip üzerinde çalışması ile nihayet müzikbilimi alanına kazandırılmış oluyor.
Kevseri Mecmuası'nın bu kopyası, Milli Kütüphane Mikrofilm Arşivi'nde Kitab-ı Musikar adı altında ve Mf1994 A 4941 yer numarasıyla kayıtlıdır. Mikrofilm üzerinde bulunan künyede, yazmanın bir "Özel Kütüphane"den kopyalandığı belirtilmekte, mikrofilmin tarihi ise kütüphane kataloğunda "1974 (?)" olarak gösterilmektedir.
Elimizde 18. yüzyılda yazıldığı bilinen başka bir büyük nota koleksiyonu bulunmamasından dolayı Kevseri Mecmuası'nın asıl önemi içerdiği notalardan ileri gelmektedir. Ekinci'nin çalışmasında, Mecmua'daki eserlerin, günümüzde mevcut olan diğer kadim nota koleksiyonlarıyla bağlantılarının ortaya konmuş olması ve Kantemiroğlu Edvarı'ndan kopyalanmış eserlerin orijinal nüshalarıyla tam bir karşılaştırma yapılmış olması çalışmayı değerli kılan hususlardır. Ayrıca günümüze hiç ulaşmamış eserlerin repertuvara eklenmesi bakımından da son derece heyecan verici bir katkı sağlanmış olmaktadır.
Müzikolog Rauf Yekta Bey'in şahsi kütüphanesinde bulunan ve 18. yüzyıla ait çok sayıda müzik eserinin notasını ihtiva eden Kevseri Mecmuası uzun süre araştırmacılara kapalı kalmış, dolayısıyla esrarını günümüze kadar korumuştur. Tarihî ve müzikolojik açıdan paha biçilmez olan bu kaynak, araştırmacı Mehmet Uğur Ekinci'nin yazmanın bir mikrofilm kopyasının Milli Kütüphane'de bulunduğunu tespit edip üzerinde çalışması ile nihayet müzikbilimi alanına kazandırılmış oluyor.
Kevseri Mecmuası'nın bu kopyası, Milli Kütüphane Mikrofilm Arşivi'nde Kitab-ı Musikar adı altında ve Mf1994 A 4941 yer numarasıyla kayıtlıdır. Mikrofilm üzerinde bulunan künyede, yazmanın bir "Özel Kütüphane"den kopyalandığı belirtilmekte, mikrofilmin tarihi ise kütüphane kataloğunda "1974 (?)" olarak gösterilmektedir.
Elimizde 18. yüzyılda yazıldığı bilinen başka bir büyük nota koleksiyonu bulunmamasından dolayı Kevseri Mecmuası'nın asıl önemi içerdiği notalardan ileri gelmektedir. Ekinci'nin çalışmasında, Mecmua'daki eserlerin, günümüzde mevcut olan diğer kadim nota koleksiyonlarıyla bağlantılarının ortaya konmuş olması ve Kantemiroğlu Edvarı'ndan kopyalanmış eserlerin orijinal nüshalarıyla tam bir karşılaştırma yapılmış olması çalışmayı değerli kılan hususlardır. Ayrıca günümüze hiç ulaşmamış eserlerin repertuvara eklenmesi bakımından da son derece heyecan verici bir katkı sağlanmış olmaktadır.
