- Geçmiş dönemlerden farklı olarak, kimlik kavramı günümüzde niçin bu denli ön plana çıkmaktadır? - Kimlik algısını etkileyen faktörler nelerdir? - İnsanların doğdukları yeri, ırkı ve cinsiyeti seçme özgürlüğüne sahip ol(a)madıkları gerçeği göz önünde bulundurduğunda, birinin nereden geldiğini ya da nereye ait olması gerektiğini kim, neye göre belirlemektedir? - Bir ülkede yaşayan tüm vatandaşların hukuksal açıdan eşit öngörülmeleri, toplumdaki bireyler arasında adaleti sağlamak açısından yeterli bir unsur mudur? - Tanımlamaya değil, tanımaya yönelik bir politik tutum geliştirmesi, ulus-devletin birliğini ve egemenlik gücünü zayıflatan, dahası varlık nedenini ortadan kaldırmaya varan bir gelişme midir? Aynı coğrafyada yaşayan insanlar arasında ortak kimliklerin baskın olduğu esik dönemlerden, aynı toplum içerisinde yaşayan bireyle arasındaki kimliksel farklılıkların giderek daha çok ön palana çıktığı bir döneme geçmiş bulunmaktayız. Kimliksel düzeydeki bu farklılaşmaları; birey, grup, etnisite, ulus ve medeniyet perspektifi dahilinde ele alıp değerlendirmek mümkündür. Bugün dünyanın değişik coğrafyalarında yaşayan insanlar, farklı unsurlar üzerinden temellendirdikleri kimliklerinin tanınması için çeşitli mücadeleler vermektedirler. Kimlikler düzeyindeki bu tanınma mücadelesi, çokkültürcülük sosyoloji, sosyolojinin temel alt disiplinlerinden biri olmaya aday hale gelmiştir. Bu kitap, bu tür bir isimlendirmeyle çıkan ilk çalışmalardan biridir. Kültürle çeşitliliği savunan ve bu kültürel çeşitlilik içerisinde birbirinden farklılık gösteren kimliklerin, aralarında çatışma olmaksızın bir arada yaşamalarına yönelik bir arayışı ifade eden çokkültürcü yaklaşımları savunanlar olduğu gibi eliştirenler de vardır. Bu çalışmada, tartışmalar eleştirel bir düzlemde ele alınmış, aynı zamanda dünyanın farklı coğrafyalarında çokkültürcü anlayışın pratik uygulamalarına yönelik tepkiler de değerlendirilmiştir. Tartışmaların Batı merkezli olması dolayısıyla da bu bağlmada ABD, Kanada, Avrupa Birliği, Avustralya gibi farklı bölgelerde çokkültürcülüğe yönelik uygulama düzeyindeki yaklaşımlar ana hatlarıyla ele alınmış, İsveç örneği ise daha ayrıntılı olarak incelenmiştir.
- Geçmiş dönemlerden farklı olarak, kimlik kavramı günümüzde niçin bu denli ön plana çıkmaktadır? - Kimlik algısını etkileyen faktörler nelerdir? - İnsanların doğdukları yeri, ırkı ve cinsiyeti seçme özgürlüğüne sahip ol(a)madıkları gerçeği göz önünde bulundurduğunda, birinin nereden geldiğini ya da nereye ait olması gerektiğini kim, neye göre belirlemektedir? - Bir ülkede yaşayan tüm vatandaşların hukuksal açıdan eşit öngörülmeleri, toplumdaki bireyler arasında adaleti sağlamak açısından yeterli bir unsur mudur? - Tanımlamaya değil, tanımaya yönelik bir politik tutum geliştirmesi, ulus-devletin birliğini ve egemenlik gücünü zayıflatan, dahası varlık nedenini ortadan kaldırmaya varan bir gelişme midir? Aynı coğrafyada yaşayan insanlar arasında ortak kimliklerin baskın olduğu esik dönemlerden, aynı toplum içerisinde yaşayan bireyle arasındaki kimliksel farklılıkların giderek daha çok ön palana çıktığı bir döneme geçmiş bulunmaktayız. Kimliksel düzeydeki bu farklılaşmaları; birey, grup, etnisite, ulus ve medeniyet perspektifi dahilinde ele alıp değerlendirmek mümkündür. Bugün dünyanın değişik coğrafyalarında yaşayan insanlar, farklı unsurlar üzerinden temellendirdikleri kimliklerinin tanınması için çeşitli mücadeleler vermektedirler. Kimlikler düzeyindeki bu tanınma mücadelesi, çokkültürcülük sosyoloji, sosyolojinin temel alt disiplinlerinden biri olmaya aday hale gelmiştir. Bu kitap, bu tür bir isimlendirmeyle çıkan ilk çalışmalardan biridir. Kültürle çeşitliliği savunan ve bu kültürel çeşitlilik içerisinde birbirinden farklılık gösteren kimliklerin, aralarında çatışma olmaksızın bir arada yaşamalarına yönelik bir arayışı ifade eden çokkültürcü yaklaşımları savunanlar olduğu gibi eliştirenler de vardır. Bu çalışmada, tartışmalar eleştirel bir düzlemde ele alınmış, aynı zamanda dünyanın farklı coğrafyalarında çokkültürcü anlayışın pratik uygulamalarına yönelik tepkiler de değerlendirilmiştir. Tartışmaların Batı merkezli olması dolayısıyla da bu bağlmada ABD, Kanada, Avrupa Birliği, Avustralya gibi farklı bölgelerde çokkültürcülüğe yönelik uygulama düzeyindeki yaklaşımlar ana hatlarıyla ele alınmış, İsveç örneği ise daha ayrıntılı olarak incelenmiştir.