Jım carrey'in oynadığı “Aman Tanrım” filminden bir diyalog kalmıştı aklımda. Tanrı onunla konuşurken; “bundan binlerce yıl önce Musa'nın asasını Nil Nehri'ne vurarak ikiye bölmesi bir mucizeydi belki; ama şimdilerde, yetim büyümüş bir cocuğun iyi bir futbol takımına girmesi, 18 yaşında bir gencin uyuşturucuya hayır demesi de azımsanacak bir mucize değil artık” diyordu. Sanırım benim mucizem de bu.
Kendi penceremden gördüğüm dünyayı şiir yaptım kendi kelimelerimle ve sen şimdi onu elinde tutuyosun... Umarım o dünyayı benim kadar sen de seversin...
Tanrı'nın dilinden kalemime yansıyan kelimeler, ışıl ışıl ve rengarenk oluyordu senden bahsederken.
Jım carrey'in oynadığı “Aman Tanrım” filminden bir diyalog kalmıştı aklımda. Tanrı onunla konuşurken; “bundan binlerce yıl önce Musa'nın asasını Nil Nehri'ne vurarak ikiye bölmesi bir mucizeydi belki; ama şimdilerde, yetim büyümüş bir cocuğun iyi bir futbol takımına girmesi, 18 yaşında bir gencin uyuşturucuya hayır demesi de azımsanacak bir mucize değil artık” diyordu. Sanırım benim mucizem de bu.
Kendi penceremden gördüğüm dünyayı şiir yaptım kendi kelimelerimle ve sen şimdi onu elinde tutuyosun... Umarım o dünyayı benim kadar sen de seversin...
Tanrı'nın dilinden kalemime yansıyan kelimeler, ışıl ışıl ve rengarenk oluyordu senden bahsederken.