Dünyanın küfür ve şirk kirleriyle yaşanmaz kılındığı her dönemde Yüce Allah, nebiler ve rasuller göndermiştir. Bu nebiler ve rasuller, kavimlerine hayat bahşeden öğretileri sunan kurtarıcılar olarak toplumlarını cahili yaşam tarzından ve putperest zihnin tasallutundan kurtarma çabasında olmuşlardır. Gönderilen her peygamber, sorumluluğunu ifa edebilmek için kavminin müminlerinden mutlak itaat istemiş ve kurtulmak için vazettikleri ilkeleri hayata taşımaları gerektiğini ifade etmişlerdir. Peygamberlere itaat ve getirdiklerini pratik yaşama aktarma dinin temel ilkesidir.
Miladi 6. yüzyılın dünya halkları da böylesi bir alacakaranlık kuşağın en koyu anını yaşıyorlardı. Şirkin ve küfrün zalim ve baskıcı tutumu karşısında insanlığın tükenmişliği yaşadığı demlerde İbrahim'i çağrının tevhidi söylemi ifsat edilmiş, bizzat Bir olanın emrince Bir olana yaraşır şekilde inşa edilen Kâbe'ye 360 put yerleştirilmiş, saf tevhidi bilinç, şirkin zalim ve gabin söylemiyle bozulmuştu. O günün dünyasında putperest zihin hayatın tüm alanlarında söz sahibiydi. Pagan kültür genel geçer, belirleyici etkin kültürdü. Allah bir kere daha yeryüzünü vahiyle aydınlatacak son nebisini ölümsüz ilkeler, değer yargıları ve yaşam biçimi ile insanlığa göndererek lutfetti. Peygamber (s.a.v) yaşayan Kur'an olarak çağına ve kendisinden sonraki tüm çağlara tanıklık ederek aramızdan göçtü.
Allah rasulüne inanan Sahabe-i Kiram peygamberin getirdiği dini mübini yaşamlaştırarak günün Rüstemlerini, Kayzerlerini, Kisralarını ve daha nice zalimi yerle yeksan ettiler.
Peygamberin getirdikleri sadece yaşadığı çağda geçerli bir şey değildi. Kendisinden sonra gelecek tüm çağların karanlık dünyalarını aydınlatacak yagane değer yargıları, temel ilkeler ve yaşam biçimiydi. Çağımızın insanlarının kurtuluşu da ancak Allah ve Rasulü'ne ön şartsız, kayıtsız ve mutlak anlamda itaat etmekle gerçekleşecektir.
Nihai hedefi şahid ve meşhud bir toplum oluşturmak olan Müslümanların bu hedeflerine ulaşmaları için sahih bir sünnet anlayışına sahip olmaları gerekir. Sünnet olmaksızın Kur'an'ın gereği gibi anlaşılamayacağı göz önünde bulundurulursa İslam dininde sünnetin önemi daha iyi anlaşılmış olur.
Sünnetin devre dışı bırakıldığı bir proje peygambersiz bir din oluşturma projesidir. Vahyin sağlıklı anlaşılması önünde engel teşkil eder. İslam düşmanları kafalarındaki tahrif ve tağyir edilmiş sapkın projelerini Müslümanlar arasında uygulamak için hazırlamışlardır. Hazırlanan sapkın projelerin işlevsiz kalması için sahih çizgide seyreden bir sünnet algısının benimsenmesi gerekmektedir.
İşte “Kırk Hadiste Müslüman Şahsiyeti” kitabı peygamberin tanıklığını çağa taşıma hedefiyle yazılmış, Peygamberin getirip yaşamlaştırdığı, ashabın yaşam alanında rol model olarak gerçekleştirdiği çağa taşıyacağımız sahih din algısının oluşturulması amacıyla kaleme alınmış bir eserdir.
Bu kitap bir “Kırk Hadis” kitabı değildir. Peygamberin söyleminin ve tanıklığının çağa yorumlanarak pratik mücadele alanında sahih dini algıdan mülhemle salih insan ve salah toplumu oluşturma hedefiyle kaleme alınmış bir eserdir…
Dünyanın küfür ve şirk kirleriyle yaşanmaz kılındığı her dönemde Yüce Allah, nebiler ve rasuller göndermiştir. Bu nebiler ve rasuller, kavimlerine hayat bahşeden öğretileri sunan kurtarıcılar olarak toplumlarını cahili yaşam tarzından ve putperest zihnin tasallutundan kurtarma çabasında olmuşlardır. Gönderilen her peygamber, sorumluluğunu ifa edebilmek için kavminin müminlerinden mutlak itaat istemiş ve kurtulmak için vazettikleri ilkeleri hayata taşımaları gerektiğini ifade etmişlerdir. Peygamberlere itaat ve getirdiklerini pratik yaşama aktarma dinin temel ilkesidir.
Miladi 6. yüzyılın dünya halkları da böylesi bir alacakaranlık kuşağın en koyu anını yaşıyorlardı. Şirkin ve küfrün zalim ve baskıcı tutumu karşısında insanlığın tükenmişliği yaşadığı demlerde İbrahim'i çağrının tevhidi söylemi ifsat edilmiş, bizzat Bir olanın emrince Bir olana yaraşır şekilde inşa edilen Kâbe'ye 360 put yerleştirilmiş, saf tevhidi bilinç, şirkin zalim ve gabin söylemiyle bozulmuştu. O günün dünyasında putperest zihin hayatın tüm alanlarında söz sahibiydi. Pagan kültür genel geçer, belirleyici etkin kültürdü. Allah bir kere daha yeryüzünü vahiyle aydınlatacak son nebisini ölümsüz ilkeler, değer yargıları ve yaşam biçimi ile insanlığa göndererek lutfetti. Peygamber (s.a.v) yaşayan Kur'an olarak çağına ve kendisinden sonraki tüm çağlara tanıklık ederek aramızdan göçtü.
Allah rasulüne inanan Sahabe-i Kiram peygamberin getirdiği dini mübini yaşamlaştırarak günün Rüstemlerini, Kayzerlerini, Kisralarını ve daha nice zalimi yerle yeksan ettiler.
Peygamberin getirdikleri sadece yaşadığı çağda geçerli bir şey değildi. Kendisinden sonra gelecek tüm çağların karanlık dünyalarını aydınlatacak yagane değer yargıları, temel ilkeler ve yaşam biçimiydi. Çağımızın insanlarının kurtuluşu da ancak Allah ve Rasulü'ne ön şartsız, kayıtsız ve mutlak anlamda itaat etmekle gerçekleşecektir.
Nihai hedefi şahid ve meşhud bir toplum oluşturmak olan Müslümanların bu hedeflerine ulaşmaları için sahih bir sünnet anlayışına sahip olmaları gerekir. Sünnet olmaksızın Kur'an'ın gereği gibi anlaşılamayacağı göz önünde bulundurulursa İslam dininde sünnetin önemi daha iyi anlaşılmış olur.
Sünnetin devre dışı bırakıldığı bir proje peygambersiz bir din oluşturma projesidir. Vahyin sağlıklı anlaşılması önünde engel teşkil eder. İslam düşmanları kafalarındaki tahrif ve tağyir edilmiş sapkın projelerini Müslümanlar arasında uygulamak için hazırlamışlardır. Hazırlanan sapkın projelerin işlevsiz kalması için sahih çizgide seyreden bir sünnet algısının benimsenmesi gerekmektedir.
İşte “Kırk Hadiste Müslüman Şahsiyeti” kitabı peygamberin tanıklığını çağa taşıma hedefiyle yazılmış, Peygamberin getirip yaşamlaştırdığı, ashabın yaşam alanında rol model olarak gerçekleştirdiği çağa taşıyacağımız sahih din algısının oluşturulması amacıyla kaleme alınmış bir eserdir.
Bu kitap bir “Kırk Hadis” kitabı değildir. Peygamberin söyleminin ve tanıklığının çağa yorumlanarak pratik mücadele alanında sahih dini algıdan mülhemle salih insan ve salah toplumu oluşturma hedefiyle kaleme alınmış bir eserdir…