Bu kitap, 70'lerin sonu, 80'lerin başında Ankara'da yaşamış olan ve artık unutulmaya yüz tutmuş, anılardan silinmeye başlamış bir Ankara Delisi'ni; Kirli Tahir'i, yeniden hatırlatıyor onunla tanışmak isteyenlere.
Gerçekle kurgunun, kurgunun yarattığı yeni gerçekliğin kahramanı Kirli Tahir; küfrün ne kadar da insana dair olduğunun, şiddetin küfür karşısındaki zayıflığının kanıtı. Solun dönem dönem kendi kabuğuna çekilmesini Tahir'in sol yanından eleştiren ve günümüze taşıyan, ironik, kimi zaman gülmece olarak karşılayacağınız gerçek bir yaşamöyküsü.
Hepimizin öğrenecekleri var Kirli Tahir'den; ona öğretebileceğimiz hiçbir şey kalmadı oysa!
Çakmakçı Ziya
“Götünü başını salladın, daha iyi yazabilirdin!” dedi; elindeki kitaba bakarken Tahir. Ev fikri hoşuna gitmemişti, anladım…
Otuz beş yıl önce, sırf ben üşüyeyim, eve erken dönmeyeyim diye beni oyalaması, gelmemesi o berber dükkânına, bundandı sanırım.
Bu kitap, 70'lerin sonu, 80'lerin başında Ankara'da yaşamış olan ve artık unutulmaya yüz tutmuş, anılardan silinmeye başlamış bir Ankara Delisi'ni; Kirli Tahir'i, yeniden hatırlatıyor onunla tanışmak isteyenlere.
Gerçekle kurgunun, kurgunun yarattığı yeni gerçekliğin kahramanı Kirli Tahir; küfrün ne kadar da insana dair olduğunun, şiddetin küfür karşısındaki zayıflığının kanıtı. Solun dönem dönem kendi kabuğuna çekilmesini Tahir'in sol yanından eleştiren ve günümüze taşıyan, ironik, kimi zaman gülmece olarak karşılayacağınız gerçek bir yaşamöyküsü.
Hepimizin öğrenecekleri var Kirli Tahir'den; ona öğretebileceğimiz hiçbir şey kalmadı oysa!
Çakmakçı Ziya
“Götünü başını salladın, daha iyi yazabilirdin!” dedi; elindeki kitaba bakarken Tahir. Ev fikri hoşuna gitmemişti, anladım…
Otuz beş yıl önce, sırf ben üşüyeyim, eve erken dönmeyeyim diye beni oyalaması, gelmemesi o berber dükkânına, bundandı sanırım.