Stada girdikleri vakit, tribünleri doldurmuş olan herkes gibi aynı duyguya kapıldılar. Sonuçta izleyecekleri kendi takımlarıydı; kendi emekleri, kendi sermayeleri, kendi ruhları ile kurdukları futbol takımıydı.
Bu takım, bir direnişin eseriydi.
Renkleri kırmızı-lacivert idi. Lacivert, ekmekleri uğruna üzerlerinden çıkartmadıkları iş tulumlarının rengiydi; kırmızı ise, yine ekmekleri uğruna akıttıkları kanın. Bu zamana kadar kaç canları gitmişti madende!
“Hüsam, Hamit, Milo, Halâskâr…”
Stada girdikleri vakit, tribünleri doldurmuş olan herkes gibi aynı duyguya kapıldılar. Sonuçta izleyecekleri kendi takımlarıydı; kendi emekleri, kendi sermayeleri, kendi ruhları ile kurdukları futbol takımıydı.
Bu takım, bir direnişin eseriydi.
Renkleri kırmızı-lacivert idi. Lacivert, ekmekleri uğruna üzerlerinden çıkartmadıkları iş tulumlarının rengiydi; kırmızı ise, yine ekmekleri uğruna akıttıkları kanın. Bu zamana kadar kaç canları gitmişti madende!
“Hüsam, Hamit, Milo, Halâskâr…”