Kopuşlar asrındayız. Bağların bir bir koptuğu, kıyametin habercisi bir çözülme çağındayız. Allah-u Zülcelal ile kulluk bağı, Peygamber aleyhisselatu vesselam ile ümmetlik bağı, âlimler ve Allah dostlarıyla irşad bağı, aile bağları, toplum bağları…
Rabbimiz bir ayet-i kerimede şöyle buyuruyor:
“Allâh'a verdikleri sözü kuvvetle pekiştirdikten sonra bozanlar, Allah'ın birleştirilmesini emrettiği (bağları) koparanlar ve yeryüzünde fesat çıkaranlar; işte lânet onlar içindir. Ve kötü yurt (cehennem) onlarındır.” (er-Ra'd, 25)
Sadakat ve vefa göstermemiz gereken ahid ve misaklarımız birer birer kopuyor. İpi kopmuş tesbih taneleri gibi saçılıyoruz. Başsız, rehbersiz, birbirimizle irtibatsız, dayanaksız, yardımsız, kalakalıyoruz. Kalabalıklar içinde yapayalnız…
Birileri bize “Bu çağda bir şeyhe (maneviyat büyüğüne) bağlanmak olur mu? Sen özgürsün, aklını kullan, kendi başına buyruk yaşa… ” diyor. Müslümanlığımızı kalbimize hapsetmemizi ve yalnız başına yaşamamızı telkin ediyor. Bu zamanda emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker olur mu? Baskı olarak telakki edilir, kınanır, diyorlar.
Kıyamet mutlaka kopacak. Fakat boşuna değil.
İnsanın bağlı, sâdık kalması gereken değerlerden kopuşuyla başlayacak o büyük kopuş...
Bu kitapla kopuşun farkına varalım istedik. Bize telkin edilenleri sorgulayalım, gerçek Müslümanlık nedir anlamaya çalışalım niyetiyle tefekkür dünyamızı paylaşmaya karar verdik.
İnşallah hayırlara vesile olur.
Kopuşlar asrındayız. Bağların bir bir koptuğu, kıyametin habercisi bir çözülme çağındayız. Allah-u Zülcelal ile kulluk bağı, Peygamber aleyhisselatu vesselam ile ümmetlik bağı, âlimler ve Allah dostlarıyla irşad bağı, aile bağları, toplum bağları…
Rabbimiz bir ayet-i kerimede şöyle buyuruyor:
“Allâh'a verdikleri sözü kuvvetle pekiştirdikten sonra bozanlar, Allah'ın birleştirilmesini emrettiği (bağları) koparanlar ve yeryüzünde fesat çıkaranlar; işte lânet onlar içindir. Ve kötü yurt (cehennem) onlarındır.” (er-Ra'd, 25)
Sadakat ve vefa göstermemiz gereken ahid ve misaklarımız birer birer kopuyor. İpi kopmuş tesbih taneleri gibi saçılıyoruz. Başsız, rehbersiz, birbirimizle irtibatsız, dayanaksız, yardımsız, kalakalıyoruz. Kalabalıklar içinde yapayalnız…
Birileri bize “Bu çağda bir şeyhe (maneviyat büyüğüne) bağlanmak olur mu? Sen özgürsün, aklını kullan, kendi başına buyruk yaşa… ” diyor. Müslümanlığımızı kalbimize hapsetmemizi ve yalnız başına yaşamamızı telkin ediyor. Bu zamanda emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker olur mu? Baskı olarak telakki edilir, kınanır, diyorlar.
Kıyamet mutlaka kopacak. Fakat boşuna değil.
İnsanın bağlı, sâdık kalması gereken değerlerden kopuşuyla başlayacak o büyük kopuş...
Bu kitapla kopuşun farkına varalım istedik. Bize telkin edilenleri sorgulayalım, gerçek Müslümanlık nedir anlamaya çalışalım niyetiyle tefekkür dünyamızı paylaşmaya karar verdik.
İnşallah hayırlara vesile olur.