Kobay Turka

Stok Kodu:
9789759025748
Boyut:
13.50x19.50
Sayfa Sayısı:
128
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2010-03
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
9789759025748
429167
Kobay Turka
Kobay Turka
15.00

Son aylarda karşılaştığım soru hep aynıydı: "Doktor, Domuz Gribi aşısını olayım mı?" Ne diyebilirdim ki? Ol ya da olma gibi basit ve anlamsız bir cevap vermek istemiyordum. Böyle bir sorunun cevabını tek kelime ile vermek olamazdı. Saatlerce anlatmam ve sonunda kararı kişinin kendi iradesine bırakmam gerekiyordu. Domuz Gribi aşısı benim için sıradan ve süregelen uygulamalardan birisiydi. Ülkemizde ne yazık ki, öylesine ilaçlar kullanılıyor, öylesine aşılar ve öylesine tedaviler uygulanıyordu ki... Sahte Salgın "Domuz Gribi"nin Arkasındaki Büyük Domuz "Ne olacak Domuz Gribi aşısından" demek istiyor ama söyleyemiyordum. Pek çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de sorun aynıydı. İnsan hayatına değer verilmiyordu. İnsanlara, insan olduklarından dolayı var olan hakları kullandırılmıyordu. İnsanlar, sadece yürüyen, uyuyan, çalışan, üreyen ve tüketen birer canlı gibi algılanıyordu. Hâlbuki insan başlı başına bir olgu değil midir? Her insanın kendine ait bir dünyası yok mudur? Her insanın kendine ait duyguları, endişeleri, beklentileri, hayâlleri, umutları yok mudur? Her insanın salt insan olduğu için hakları yok mudur? Ben var dedim, diyorum ve diyeceğim de.

Son aylarda karşılaştığım soru hep aynıydı: "Doktor, Domuz Gribi aşısını olayım mı?" Ne diyebilirdim ki? Ol ya da olma gibi basit ve anlamsız bir cevap vermek istemiyordum. Böyle bir sorunun cevabını tek kelime ile vermek olamazdı. Saatlerce anlatmam ve sonunda kararı kişinin kendi iradesine bırakmam gerekiyordu. Domuz Gribi aşısı benim için sıradan ve süregelen uygulamalardan birisiydi. Ülkemizde ne yazık ki, öylesine ilaçlar kullanılıyor, öylesine aşılar ve öylesine tedaviler uygulanıyordu ki... Sahte Salgın "Domuz Gribi"nin Arkasındaki Büyük Domuz "Ne olacak Domuz Gribi aşısından" demek istiyor ama söyleyemiyordum. Pek çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de sorun aynıydı. İnsan hayatına değer verilmiyordu. İnsanlara, insan olduklarından dolayı var olan hakları kullandırılmıyordu. İnsanlar, sadece yürüyen, uyuyan, çalışan, üreyen ve tüketen birer canlı gibi algılanıyordu. Hâlbuki insan başlı başına bir olgu değil midir? Her insanın kendine ait bir dünyası yok mudur? Her insanın kendine ait duyguları, endişeleri, beklentileri, hayâlleri, umutları yok mudur? Her insanın salt insan olduğu için hakları yok mudur? Ben var dedim, diyorum ve diyeceğim de.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat