Roman yazmak, yeni bir dünya tasarlamak için, yolu dikenli bir yolculuğu göze almaktır. Yazar çok yönlü uğraşı olan insandır.
Yaşamın her alanında insanlık için söyleyebilecekleri olan; bunun için de gelecekte yaşadığı çağa tanıklık eden insandır.
Taki Akkuş, romanını kurarken köy-kent ilişkisinin uzantısındaki kırsal-kentsel gerçeklik sarmalında öne çıkan karşıtlığı, ama aynı zamanda birbirini belirleyip tamamlayan sürekliliği anlatısına temel saymış görünmektedir. Tüm olumsuzluklara, yaşamı zehir eden, dayanılmaz kılan haksızlıklara karşı çıkmak için, direnme sürecinin sonunda kendine dağları” mesken tutan” Nezo karakteri. Romanın gelişim çizgisinde yeni kimliğine kavuştuğunda; Orhan Kemal'in anlatılarındaki Çukurova toprağıyla özdeşleşmiş ırgatlarından, Yaşar Kemal'in İnce Mehmet'inden el alıp yetkinleşir adeta; “ete kemiğe bürünüp” özgün bir roman kahramanına dönüşmüş olur. Bu dönüşüm çizgisi, 1980 sonrasında toplumumuza dayatılan küreselleşme ve onun sanat ayağı olan postmodernizm yanlıları tarafından dışlandığından, edebiyatımıza konu olmaktan uzak tutulmuştur. Oysa yaşam içindeki kent ağaları, tıpkı köy ağaları gibi, mafyalaşma süreçlerindeki rollerini de üstlenip aksatmadan toplumumuzun her kesiminde var olmayı sürdürmekteler. Böyle olunca toplumumuz gibi edebiyatımız da bu yadsınamaz gerçeğe, yaşam gerçekliğine dönmek zorunda kalacaktı. Öyle de oldu: edebiyatımızın gerçeğe dönüş çizgisindeki atılımlardan birini de Taki Akkuş hayata geçiriyor Koçgiri ile. Bunu yaparken hem roman türünün birikiminden yararlanıyor, hem Anadolu insanlarının belleğinde ve günlük yaşamında varlığını sürdüren sözlü anlatı geleneğine de, romandaki bazı bölümlerden meydana gelen yeni bir halka eklemiş oluyor. Yerel dil olanaklarından da yararlanarak oluşturduğu akıcı anlatım romanı kolay okunur kılıyor. Bu özellik, kurgudan ve metnin tümüne özenle yerleştirilmiş gerilimden de güç alıyor. Koçgiri romanı bu eksende gelişiyor.
Taki Akkuş, ilginç bir yöreyi ve o yörenin insanlarını nesnel bir bakış ölçeğinde anlatırken geleneksel yaşam gerçekliğinin uzantısında günümüz gerçekliğine bağlamayı da başarıyor. Bunu yaparken, Anadolu'nun belleğinde yer tutan tarihsel olaylardan aldığı ve roman formatına uyarlayarak aktardığı kesitlerle metni güçlendirip zenginleştiriyor. Çekici bir roman, edebiyat bağlamında gözü pekçe bir girişim. Anlamlı bir sanat emeğiyle karşı karşıyayız.
Roman yazmak, yeni bir dünya tasarlamak için, yolu dikenli bir yolculuğu göze almaktır. Yazar çok yönlü uğraşı olan insandır.
Yaşamın her alanında insanlık için söyleyebilecekleri olan; bunun için de gelecekte yaşadığı çağa tanıklık eden insandır.
Taki Akkuş, romanını kurarken köy-kent ilişkisinin uzantısındaki kırsal-kentsel gerçeklik sarmalında öne çıkan karşıtlığı, ama aynı zamanda birbirini belirleyip tamamlayan sürekliliği anlatısına temel saymış görünmektedir. Tüm olumsuzluklara, yaşamı zehir eden, dayanılmaz kılan haksızlıklara karşı çıkmak için, direnme sürecinin sonunda kendine dağları” mesken tutan” Nezo karakteri. Romanın gelişim çizgisinde yeni kimliğine kavuştuğunda; Orhan Kemal'in anlatılarındaki Çukurova toprağıyla özdeşleşmiş ırgatlarından, Yaşar Kemal'in İnce Mehmet'inden el alıp yetkinleşir adeta; “ete kemiğe bürünüp” özgün bir roman kahramanına dönüşmüş olur. Bu dönüşüm çizgisi, 1980 sonrasında toplumumuza dayatılan küreselleşme ve onun sanat ayağı olan postmodernizm yanlıları tarafından dışlandığından, edebiyatımıza konu olmaktan uzak tutulmuştur. Oysa yaşam içindeki kent ağaları, tıpkı köy ağaları gibi, mafyalaşma süreçlerindeki rollerini de üstlenip aksatmadan toplumumuzun her kesiminde var olmayı sürdürmekteler. Böyle olunca toplumumuz gibi edebiyatımız da bu yadsınamaz gerçeğe, yaşam gerçekliğine dönmek zorunda kalacaktı. Öyle de oldu: edebiyatımızın gerçeğe dönüş çizgisindeki atılımlardan birini de Taki Akkuş hayata geçiriyor Koçgiri ile. Bunu yaparken hem roman türünün birikiminden yararlanıyor, hem Anadolu insanlarının belleğinde ve günlük yaşamında varlığını sürdüren sözlü anlatı geleneğine de, romandaki bazı bölümlerden meydana gelen yeni bir halka eklemiş oluyor. Yerel dil olanaklarından da yararlanarak oluşturduğu akıcı anlatım romanı kolay okunur kılıyor. Bu özellik, kurgudan ve metnin tümüne özenle yerleştirilmiş gerilimden de güç alıyor. Koçgiri romanı bu eksende gelişiyor.
Taki Akkuş, ilginç bir yöreyi ve o yörenin insanlarını nesnel bir bakış ölçeğinde anlatırken geleneksel yaşam gerçekliğinin uzantısında günümüz gerçekliğine bağlamayı da başarıyor. Bunu yaparken, Anadolu'nun belleğinde yer tutan tarihsel olaylardan aldığı ve roman formatına uyarlayarak aktardığı kesitlerle metni güçlendirip zenginleştiriyor. Çekici bir roman, edebiyat bağlamında gözü pekçe bir girişim. Anlamlı bir sanat emeğiyle karşı karşıyayız.