Dr. Ergün Sönmez, 2015 yılında yayınladığımız Kolektif Emperyalizm kitabında çalışmasını "kolektif emperyalizmin oluşumunun tespit ve karakterize edilmesine odaklamıştı. Sönmez Kolektif Emperyalizm ve Türkiye'nin Konumu adlı bu eserinde okurlara "kolektif emperyalizm" olgusuna Türkiye penceresinden bakma fırsatı veriyor. Çünkü artık ''..kolektif emperyalizm Lenin devresi emperyalizmin yeni bir üst aşamasıdır. Bu aşamada klasik emperyalist devletlerin mega tekellerinin, ikinci ve üçüncü halkadaki ülkelerin tekelleriyle geliştirmekte olduğu karşılıklı üretim araçlarına olan müşterek mülkiyet sahipliği ortaklığı': tüm dünya halkları gibi Türkiyelileri de ilgilendirmekte, herkesin geleceğini bağlamaktadır. Sönmez eserini sadece Kolektif Emperyalizmin tanımlanması ve Türkiye'nin bu yeni dünya düzenindeki konumunun belirlenmesiyle sınırlandırmıyor; "...sömürü, baskı ve ötekileştirme sistemi olan kolektif emperyalizm henüz küreselleşmesini tamamlamadan; kapitalist dünya konfederasyonu sistemine geçilmeden; dünya tamamen yaşanmayacak durumda kirletilip tahrip edilmeden önce..." bu sisteme karşı olan herkesin enternasyonal olarak örgütlenip, enternasyonal kolektif sosyalizmi kuracak güce gelmesi ve dünya elitlerinin iktidarına el koyması için eserini bir çağrıya dönüştürüyor.
Dr. Ergün Sönmez, 2015 yılında yayınladığımız Kolektif Emperyalizm kitabında çalışmasını "kolektif emperyalizmin oluşumunun tespit ve karakterize edilmesine odaklamıştı. Sönmez Kolektif Emperyalizm ve Türkiye'nin Konumu adlı bu eserinde okurlara "kolektif emperyalizm" olgusuna Türkiye penceresinden bakma fırsatı veriyor. Çünkü artık ''..kolektif emperyalizm Lenin devresi emperyalizmin yeni bir üst aşamasıdır. Bu aşamada klasik emperyalist devletlerin mega tekellerinin, ikinci ve üçüncü halkadaki ülkelerin tekelleriyle geliştirmekte olduğu karşılıklı üretim araçlarına olan müşterek mülkiyet sahipliği ortaklığı': tüm dünya halkları gibi Türkiyelileri de ilgilendirmekte, herkesin geleceğini bağlamaktadır. Sönmez eserini sadece Kolektif Emperyalizmin tanımlanması ve Türkiye'nin bu yeni dünya düzenindeki konumunun belirlenmesiyle sınırlandırmıyor; "...sömürü, baskı ve ötekileştirme sistemi olan kolektif emperyalizm henüz küreselleşmesini tamamlamadan; kapitalist dünya konfederasyonu sistemine geçilmeden; dünya tamamen yaşanmayacak durumda kirletilip tahrip edilmeden önce..." bu sisteme karşı olan herkesin enternasyonal olarak örgütlenip, enternasyonal kolektif sosyalizmi kuracak güce gelmesi ve dünya elitlerinin iktidarına el koyması için eserini bir çağrıya dönüştürüyor.
