Dünya tarihinde İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra en çok ölüme yol açan savaş Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin topraklarında yaşandı. Kongolu sayısız milis grubunun yanı sıra 11 ayrı devletin ordularının da dâhil olduğu ve kimileyin “Afrika'nın Birinci Dünya Savaşı” diye adlandırılan bu savaşta yaklaşık 4 milyon insan hayatını kaybetti. Üstelik bu savaştan birkaç yıl önce, aynı topraklarda büyük ölçekli bir savaş daha yaşanmıştı: Birinci Kongo Savaşı. “Kongo Savaşları” diye anılan bu iki savaş, Sahraaltı Afrika'nın tarihini ve bugününü anlamak için anahtar önemdedir.
Sinan Baran, Kongo Savaşları kitabında bu savaşların nedenlerini tarihsel bir perspektifle analiz ediyor. Savaşın nedenlerini salt etnik sorunlara ve güç mücadelelerine indirgemeden, Kongo'nun sömürgeleştirilmesinden başlayarak ekonomik, siyasal, demografik, sosyal ve kültürel dönüşümlere referansla açıklamaya çalışıyor. Bir yandan sadece bu ülkedeki değil, tüm Afrika'daki savaşları ve çatışmaları anlama çabasına katkı sağlayacak bir bakış geliştirirken, bir yandan da Kongo'nun ve Kongo Savaşlarının özgün yanları üzerinde duruyor. Sadece ticaret ve okullar dolayısıyla Türk kamuoyunun gündemine yerleşen Afrika kıtasının bilinmesine ve anlaşılmasına da kapı aralıyor. Ötekini anlamadan kendi benliğini oluşturamayacağını öğrenmemekte direnen bir ülkeyi çevresine bakmaya çağırıyor.
Dünya tarihinde İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra en çok ölüme yol açan savaş Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin topraklarında yaşandı. Kongolu sayısız milis grubunun yanı sıra 11 ayrı devletin ordularının da dâhil olduğu ve kimileyin “Afrika'nın Birinci Dünya Savaşı” diye adlandırılan bu savaşta yaklaşık 4 milyon insan hayatını kaybetti. Üstelik bu savaştan birkaç yıl önce, aynı topraklarda büyük ölçekli bir savaş daha yaşanmıştı: Birinci Kongo Savaşı. “Kongo Savaşları” diye anılan bu iki savaş, Sahraaltı Afrika'nın tarihini ve bugününü anlamak için anahtar önemdedir.
Sinan Baran, Kongo Savaşları kitabında bu savaşların nedenlerini tarihsel bir perspektifle analiz ediyor. Savaşın nedenlerini salt etnik sorunlara ve güç mücadelelerine indirgemeden, Kongo'nun sömürgeleştirilmesinden başlayarak ekonomik, siyasal, demografik, sosyal ve kültürel dönüşümlere referansla açıklamaya çalışıyor. Bir yandan sadece bu ülkedeki değil, tüm Afrika'daki savaşları ve çatışmaları anlama çabasına katkı sağlayacak bir bakış geliştirirken, bir yandan da Kongo'nun ve Kongo Savaşlarının özgün yanları üzerinde duruyor. Sadece ticaret ve okullar dolayısıyla Türk kamuoyunun gündemine yerleşen Afrika kıtasının bilinmesine ve anlaşılmasına da kapı aralıyor. Ötekini anlamadan kendi benliğini oluşturamayacağını öğrenmemekte direnen bir ülkeyi çevresine bakmaya çağırıyor.
