Bu kitapta anlatmaya çalıştıklarımız, aslında bir "sır" değil; sadece yaşadıklarımız, daha doğrusu, yaşamak zorunda bırakıldıklarımız... Kapitalist yıkım kıskacındaki dünyanın "hâl-i pür melali"nden, "Bırakmayın geçmesinler, bırakmayın yapmasınlar!" perspektifinden söz ediyoruz... Yani dünyaya aşağıdan, tabandan, ezilenlerden yana bakıyoruz... III. büyük buhran kesitinden geçtiğimizden, bunun da "Fin de Siècle" olduğundan söz ediyoruz... Sonra da tüm bunların insan(lık) için kapitalizmin (=savaş) süren, var olan krizi, yıkımı olduğunun altını çiziyoruz... Devreye soktuğu dinamikleriyle, "ABD neyse dünya odur!" çıkmazında debelendiği çerçevede kriz, giderek daha net biçimde kaosa eşitlenirken; "küreselleşme + kriz = açlık + isyan" denklemi tarihin gündem maddesi oluyor; aktörlerini sahneye çağırıyor... Zalimlerin yenilmeye mahkûm olduğu tarih hızlanırken, isyanın gerekliliği düşüncesi/ davranışı yeniden hafıza tazeliyor... Yeni bir dönem bu; eşikte!
Bu kitapta anlatmaya çalıştıklarımız, aslında bir "sır" değil; sadece yaşadıklarımız, daha doğrusu, yaşamak zorunda bırakıldıklarımız... Kapitalist yıkım kıskacındaki dünyanın "hâl-i pür melali"nden, "Bırakmayın geçmesinler, bırakmayın yapmasınlar!" perspektifinden söz ediyoruz... Yani dünyaya aşağıdan, tabandan, ezilenlerden yana bakıyoruz... III. büyük buhran kesitinden geçtiğimizden, bunun da "Fin de Siècle" olduğundan söz ediyoruz... Sonra da tüm bunların insan(lık) için kapitalizmin (=savaş) süren, var olan krizi, yıkımı olduğunun altını çiziyoruz... Devreye soktuğu dinamikleriyle, "ABD neyse dünya odur!" çıkmazında debelendiği çerçevede kriz, giderek daha net biçimde kaosa eşitlenirken; "küreselleşme + kriz = açlık + isyan" denklemi tarihin gündem maddesi oluyor; aktörlerini sahneye çağırıyor... Zalimlerin yenilmeye mahkûm olduğu tarih hızlanırken, isyanın gerekliliği düşüncesi/ davranışı yeniden hafıza tazeliyor... Yeni bir dönem bu; eşikte!