Şimdi “burnunun dikine gitmeyen” kültürler düşünsün!
Kokular Kitabı'nın Kültürler durağına hoş geldiniz...
Uygarlığımızın kokusu çıktığına göre –artık söylemeye
hacet yok ama– koku denince Türkiye'de akla gelen ilk isim; Vedat Ozan'a kulak vermekte fayda var.
Sanki burnumuz yokmuş gibi kurduğumuz uygarlıktan gelen “kötü kokular” muhtemelen hayatî tehlikelere işaret ediyor.
Burunla ve parfümle kurulan kültürlerin haritası açılıyor önünüze!
Paris'in saray âlemlerinden Mısır Çarşısı'na, yağmurlu
kadınlardan Kanunî'nin pamuğuna, Roma'nın helalarından Çinlilerin tütsülerine, rüzgârın çocuklarından
Medicilere dek akılalmaz bir coğrafya...
Üstelik -elbette- sayısız “lüzumsuz bilgi” eşliğinde!
Haydn'ın senfonilerinden Duchamp'ın pisuarına, bebek İsa'nın ziyaretçilerinden çağdaş sanat müzelerine, Kafka'nın aşkından James Joyce'un bıyık fincanına, mesenlik müessesesinden tütsülü saatlere dek, kültürlerin vazgeçilmez unsurları olan sanatın ve zanaatın akla hayale gelmedik ayrıntıları, hikâyeleri...
Uygarlığın kokusunu almaya ve kokunun uygarlığına hazır olanları, sayfaları çevirmeye davet ediyoruz.
Not: Cinsiyet farkı gözetmeksizin! Okuyan anlar;)
Siz bu cildi okuyadurun, biz de bu sırada
Lezzetler cildini hazırlayalım!
“Bizim toplumumuzda üzeri örtülü geçen ve bastırılmış koku duyusunu, daha açık ve belirgin halde ele alındığı uzak kültürlerin örnekleriyle birlikte düşününce belki daha farklı algılayabilir, maalesef uzak kaldığımız duyusal çeşitliliğin ayırdına varabiliriz.”
Şimdi “burnunun dikine gitmeyen” kültürler düşünsün!
Kokular Kitabı'nın Kültürler durağına hoş geldiniz...
Uygarlığımızın kokusu çıktığına göre –artık söylemeye
hacet yok ama– koku denince Türkiye'de akla gelen ilk isim; Vedat Ozan'a kulak vermekte fayda var.
Sanki burnumuz yokmuş gibi kurduğumuz uygarlıktan gelen “kötü kokular” muhtemelen hayatî tehlikelere işaret ediyor.
Burunla ve parfümle kurulan kültürlerin haritası açılıyor önünüze!
Paris'in saray âlemlerinden Mısır Çarşısı'na, yağmurlu
kadınlardan Kanunî'nin pamuğuna, Roma'nın helalarından Çinlilerin tütsülerine, rüzgârın çocuklarından
Medicilere dek akılalmaz bir coğrafya...
Üstelik -elbette- sayısız “lüzumsuz bilgi” eşliğinde!
Haydn'ın senfonilerinden Duchamp'ın pisuarına, bebek İsa'nın ziyaretçilerinden çağdaş sanat müzelerine, Kafka'nın aşkından James Joyce'un bıyık fincanına, mesenlik müessesesinden tütsülü saatlere dek, kültürlerin vazgeçilmez unsurları olan sanatın ve zanaatın akla hayale gelmedik ayrıntıları, hikâyeleri...
Uygarlığın kokusunu almaya ve kokunun uygarlığına hazır olanları, sayfaları çevirmeye davet ediyoruz.
Not: Cinsiyet farkı gözetmeksizin! Okuyan anlar;)
Siz bu cildi okuyadurun, biz de bu sırada
Lezzetler cildini hazırlayalım!
“Bizim toplumumuzda üzeri örtülü geçen ve bastırılmış koku duyusunu, daha açık ve belirgin halde ele alındığı uzak kültürlerin örnekleriyle birlikte düşününce belki daha farklı algılayabilir, maalesef uzak kaldığımız duyusal çeşitliliğin ayırdına varabiliriz.”