“Size ne oldu da Allah yolunda ve “Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!” diyen mustaz'af erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?” âyeti Mekke'de bulunan mustaz'aflara mahsus olduğu konusunda müfessirler icma etmişlerse de âyetin mesajı umum ifade etmekte ve zulme uğramış, kahredilmiş, ezilmiş bütün yaşlı, kadın, çocuk toplumun tüm kesimlerini kapsamakta, hiçbir coğrafya, zaman, mekân, stratejik çıkarlar, ekonomik ve askerî işbirliklerinin bozulması gibi endişeleri hesaba katmadan mustaz'afları, mütref, mele ve müstekbir kavramlarının işaret ettiği zalimlerin, Firavunlaşan sistemlerin elinden kurtarmak için mucibince cihat etmeyi her Müslümana ve Müslüman olduğunu iddia eden devletlerin yöneticilerine kesin bir farz kılmaktadır.
Medineli Müslümanların sayı ve silah gücü bakımından Mekkeli müşriklerden daha güçlü olmamalarına rağmen savaş emrinin verilmesi, Allah'ın, cihattan sıvışmak için ileri sürülebilecek hiçbir mazereti kabul etmeyeceğini vurgulamaktadır. Dünyadaki hiçbir stratejik, ekonomik, siyasi çıkar ilişkileri bir tek muztaz'afın canı, malı, aklı, nesli ve onun dinini muhafaza altına almaktan daha değerli ve önemli değildir. Dolayısıyla ilahî mesaj, ulü'l-emr sahiplerinin tüm stratejilerini mustaz'af, erzel ve şirzime'nin haklarını ve özgürlüklerini koruma üzerine kurmaları gerektiğine işaret etmektedir.
“Size ne oldu da Allah yolunda ve “Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!” diyen mustaz'af erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?” âyeti Mekke'de bulunan mustaz'aflara mahsus olduğu konusunda müfessirler icma etmişlerse de âyetin mesajı umum ifade etmekte ve zulme uğramış, kahredilmiş, ezilmiş bütün yaşlı, kadın, çocuk toplumun tüm kesimlerini kapsamakta, hiçbir coğrafya, zaman, mekân, stratejik çıkarlar, ekonomik ve askerî işbirliklerinin bozulması gibi endişeleri hesaba katmadan mustaz'afları, mütref, mele ve müstekbir kavramlarının işaret ettiği zalimlerin, Firavunlaşan sistemlerin elinden kurtarmak için mucibince cihat etmeyi her Müslümana ve Müslüman olduğunu iddia eden devletlerin yöneticilerine kesin bir farz kılmaktadır.
Medineli Müslümanların sayı ve silah gücü bakımından Mekkeli müşriklerden daha güçlü olmamalarına rağmen savaş emrinin verilmesi, Allah'ın, cihattan sıvışmak için ileri sürülebilecek hiçbir mazereti kabul etmeyeceğini vurgulamaktadır. Dünyadaki hiçbir stratejik, ekonomik, siyasi çıkar ilişkileri bir tek muztaz'afın canı, malı, aklı, nesli ve onun dinini muhafaza altına almaktan daha değerli ve önemli değildir. Dolayısıyla ilahî mesaj, ulü'l-emr sahiplerinin tüm stratejilerini mustaz'af, erzel ve şirzime'nin haklarını ve özgürlüklerini koruma üzerine kurmaları gerektiğine işaret etmektedir.