"Kuş cama inanmaz."
- John Berger
Bu cümlenin hakikatini ve mecazını dilimizin ucunda tutup, kuşlara inanan şaire, şiire inanan kuşlara yolumuzu düşürelim.Hal böyle olunca da başlamak için ilk sözcük; "kuş" olsun. "Kuş kondurulan" şiirlerden el alarak bir şiir kitabına bu kadar kuş ve anlam kondurmak marifet ve iltifata tabi... Hele de yerçekimine ve gökçekimine tabi "kuşyemi gibi yalnız" kuşlar, birbirlerine yerde ve gökte yer açarken eksilmiyorsa...(Melih Cevdet Anday'ın "Kuşlar üçüncü zamanda ortaya çıktı/ Aşk tebeşir çağında/ Ben onu bunu bilmem ayın elinde hatmi vardı" dizeleri de konsun bu yazının dallarına...)
Şiir başına düşen kuş ve sözcük başına düşen anlamı çoğaltmak "mana bilgisi ve görgüsü" gerektiğini hatırlatıp nefes alalım. Sonra da Yirmi dört ayar kıssadan hisse "Mânâ şairin karnındadır" Arap özdeyişine çırak durup söyleyelim: Parça'nın, az'ın kıymetini bilen şair; bir avuç sözcük ve anlam kırıntıları serpiştiriyor yere ve göğe. Ve "cama inanmayan kuşlar" konuyor mânâlanmak için...("Kabuğu düşse iyileşir mi dersin kanlı yeryüzü?")
Mânâsını giderek kaybeden dünyada, "mana gönüllü" Nesrin, yeni kitabıyla da, kuşlardan, ölülerden, yorgunlardan, üzgünlerden, fısıltılardan ve çığlıklardan "parça tesirli"görünse de "organik okuru" anlam kapılarından geçirerekkülliyen saran, eski kendinden yeni kendine taşınmaya heves ettiren kendine özgü bir şiir dili kuruyor.
İnsan hem kendinin hem de doğanın anahtarını kaybettiği bir eşikte, duayen Matsuo Başo'yu selamlayarak "haiku" tarzının kapsam alanını da genişleten şiirler, anlam tembeli "okurnazar", "düz okur" değil, şiire değişik kapılardan girerek çapraz okumalar yapan "okuryaşar", "düş okur"talep ediyor. Ölüm haikuları (Jisei) ile bizi yerüstünden altına götürüp getirerek altüst ediyor.
Suyun kandırma kuvvetini de hesaba katarak su katılmamış bir cümle daha kurayım:Her sabah dükkânını açınca kitaplardan önce kendi tozlarını alan sahaftan duymuştum;"Bazı insanlar toz bırakır bazıları iz bırakır bu dünyada..." ("Argın kuşa, ok fırlatmak kolay, dedi masalcı kadın.")
Kendi bilgisinin ve şiirinin bilgesi olmayanların "iz" yerine "toz" bıraktığı şiir arastasında bir dil not düşeyim ki kuşların kalbi kırılmasın: Sözcükleri, yaraları ve anlamları kendine ve şiirine yakıştıranların arkasından bir avuç şiir döküyorum...
- Sezai Sarıoğlu
"Kuş cama inanmaz."
- John Berger
Bu cümlenin hakikatini ve mecazını dilimizin ucunda tutup, kuşlara inanan şaire, şiire inanan kuşlara yolumuzu düşürelim.Hal böyle olunca da başlamak için ilk sözcük; "kuş" olsun. "Kuş kondurulan" şiirlerden el alarak bir şiir kitabına bu kadar kuş ve anlam kondurmak marifet ve iltifata tabi... Hele de yerçekimine ve gökçekimine tabi "kuşyemi gibi yalnız" kuşlar, birbirlerine yerde ve gökte yer açarken eksilmiyorsa...(Melih Cevdet Anday'ın "Kuşlar üçüncü zamanda ortaya çıktı/ Aşk tebeşir çağında/ Ben onu bunu bilmem ayın elinde hatmi vardı" dizeleri de konsun bu yazının dallarına...)
Şiir başına düşen kuş ve sözcük başına düşen anlamı çoğaltmak "mana bilgisi ve görgüsü" gerektiğini hatırlatıp nefes alalım. Sonra da Yirmi dört ayar kıssadan hisse "Mânâ şairin karnındadır" Arap özdeyişine çırak durup söyleyelim: Parça'nın, az'ın kıymetini bilen şair; bir avuç sözcük ve anlam kırıntıları serpiştiriyor yere ve göğe. Ve "cama inanmayan kuşlar" konuyor mânâlanmak için...("Kabuğu düşse iyileşir mi dersin kanlı yeryüzü?")
Mânâsını giderek kaybeden dünyada, "mana gönüllü" Nesrin, yeni kitabıyla da, kuşlardan, ölülerden, yorgunlardan, üzgünlerden, fısıltılardan ve çığlıklardan "parça tesirli"görünse de "organik okuru" anlam kapılarından geçirerekkülliyen saran, eski kendinden yeni kendine taşınmaya heves ettiren kendine özgü bir şiir dili kuruyor.
İnsan hem kendinin hem de doğanın anahtarını kaybettiği bir eşikte, duayen Matsuo Başo'yu selamlayarak "haiku" tarzının kapsam alanını da genişleten şiirler, anlam tembeli "okurnazar", "düz okur" değil, şiire değişik kapılardan girerek çapraz okumalar yapan "okuryaşar", "düş okur"talep ediyor. Ölüm haikuları (Jisei) ile bizi yerüstünden altına götürüp getirerek altüst ediyor.
Suyun kandırma kuvvetini de hesaba katarak su katılmamış bir cümle daha kurayım:Her sabah dükkânını açınca kitaplardan önce kendi tozlarını alan sahaftan duymuştum;"Bazı insanlar toz bırakır bazıları iz bırakır bu dünyada..." ("Argın kuşa, ok fırlatmak kolay, dedi masalcı kadın.")
Kendi bilgisinin ve şiirinin bilgesi olmayanların "iz" yerine "toz" bıraktığı şiir arastasında bir dil not düşeyim ki kuşların kalbi kırılmasın: Sözcükleri, yaraları ve anlamları kendine ve şiirine yakıştıranların arkasından bir avuç şiir döküyorum...
- Sezai Sarıoğlu