Tarih boyunca kurulmuş büyük devletler ve imparatorluklar... Bu büyük devletlerin ve imparatorlukların padişahları ve krallar, estetik zevklerini tatmin etmek için hep şairler bulundurmuşlar etraflarında. Elinde sihirli değnek varmışçasına kelimelerle oynayan şairler... Devlet yöneticilerinin ihtiraslı gözlerinde bu büyücü vasıflı şairler o dönemin estetik zevkinin tek hakimi...
Bir gün bir veli zat, dergahına geldiğinde orada garip bir adam görür. Bu dergtha nasıl olduysa daha genç yaşında bütün şairlerin takdirini kazanmış bir delişmen şair gelmiştir. Veli zatın yanındakiler bu şairden dinlerine dair güzel şiirler dinleyebilme ümidindedir. Fakat veli zat görmektedir ki kendisi anlattıkça bu kabiliyetli şair, şairlikten sıyrılmakta ve bir mürit şekline bürünmektedir. Veli zat; anlatır, anlatır ve hayretler içinde bu kabiliyetli şairden bir mürit yonttuğunu fark eder. Bütün müritler bu değişimi hayretle seyreder.
Artık velilerin ve müritlerin gözünde şair sadece şiir yazan değil Islam davasını omuzlayan kişidir.
Bu günden sonra bütün dava sahipleri kalem kalem dolaşıp fikir sancısı çeken şair aramaya koyuluyorlar. Şair, Türk illerinde artık davaların en önemli silahı durumundaysa da bu görevi en yüksek seviyesinde Genç Şair yapmıştır. Şuursuz devirlerinde şairler, ne başka insanların fikir esiri olmuş ne de başkalarını fikirleriyle esir etmiştir. Onlar esiri, müridi olmak için yüce gönüllü mürşitleri beklemiştir...
Tarih boyunca kurulmuş büyük devletler ve imparatorluklar... Bu büyük devletlerin ve imparatorlukların padişahları ve krallar, estetik zevklerini tatmin etmek için hep şairler bulundurmuşlar etraflarında. Elinde sihirli değnek varmışçasına kelimelerle oynayan şairler... Devlet yöneticilerinin ihtiraslı gözlerinde bu büyücü vasıflı şairler o dönemin estetik zevkinin tek hakimi...
Bir gün bir veli zat, dergahına geldiğinde orada garip bir adam görür. Bu dergtha nasıl olduysa daha genç yaşında bütün şairlerin takdirini kazanmış bir delişmen şair gelmiştir. Veli zatın yanındakiler bu şairden dinlerine dair güzel şiirler dinleyebilme ümidindedir. Fakat veli zat görmektedir ki kendisi anlattıkça bu kabiliyetli şair, şairlikten sıyrılmakta ve bir mürit şekline bürünmektedir. Veli zat; anlatır, anlatır ve hayretler içinde bu kabiliyetli şairden bir mürit yonttuğunu fark eder. Bütün müritler bu değişimi hayretle seyreder.
Artık velilerin ve müritlerin gözünde şair sadece şiir yazan değil Islam davasını omuzlayan kişidir.
Bu günden sonra bütün dava sahipleri kalem kalem dolaşıp fikir sancısı çeken şair aramaya koyuluyorlar. Şair, Türk illerinde artık davaların en önemli silahı durumundaysa da bu görevi en yüksek seviyesinde Genç Şair yapmıştır. Şuursuz devirlerinde şairler, ne başka insanların fikir esiri olmuş ne de başkalarını fikirleriyle esir etmiştir. Onlar esiri, müridi olmak için yüce gönüllü mürşitleri beklemiştir...