"İşsizim, parasızım, kadınsızım... Çubuk şarabı alacak param yok. Arkadaşlarımın hepsini kaybettim... Ben, ailece oturulan yemek masalarında, el öpülen bayram ziyaretlerinde sosyalleşmedim. Benden önceki 68'liler bile bütün isyancılıklarına rağmen o "aile" ve "bayram" ritüelleriyle kazanmıştır kimliğini... Bizim kuşağımız, dergi satırlarında, dernek toplantılarında, devrim şehitlerini anma günlerinde, okul boykotlarında, 1 Mayıslarda meydanlarda sosyalleşti... Şu "şehit" sözcüğünün devrimci jargona nasıl girdiğini de anlamış değilim... İslami bir öze sahip bu kavramın sosyalist retoriğe nasıl yakıştırıldığının hesabını veren de yok... Bizden öncekilerin resme, şiire, müziğe, bilime yönelik ilgilerini şimdi kıskanıyorum... "Örgüt âşıkları"nın tek sazlı ses dünyasının ve devrim marşlarının çocuklarıyız biz... Sadece Marks'ın değil, Beethoven'in, Fuzuli'nin, Proust'un, Albert Einstein'ın ya da Pink Floyd'un hakkını vermeden sosyalleşen bir kuşak... O nedenle arkadaşlarımdan ayrı düşünce annemin, teyzelerimin, amcalarımın; nüfus müdürlüğünde, yitirdiği nüfus cüzdanının yerine kimlik çıkarırken benim kimliğimi de yeniden oluşturan insanların; camide namaz kılmak için takkesini başına takan kot pantolonlu kaportacı çıraklarının dünyasında olduğumu fark ettim. Herkes aynı süreci yaşadı, demek istemiyorum ama çoğunlukla benzer bir rönesans inşa edildi."
"İşsizim, parasızım, kadınsızım... Çubuk şarabı alacak param yok. Arkadaşlarımın hepsini kaybettim... Ben, ailece oturulan yemek masalarında, el öpülen bayram ziyaretlerinde sosyalleşmedim. Benden önceki 68'liler bile bütün isyancılıklarına rağmen o "aile" ve "bayram" ritüelleriyle kazanmıştır kimliğini... Bizim kuşağımız, dergi satırlarında, dernek toplantılarında, devrim şehitlerini anma günlerinde, okul boykotlarında, 1 Mayıslarda meydanlarda sosyalleşti... Şu "şehit" sözcüğünün devrimci jargona nasıl girdiğini de anlamış değilim... İslami bir öze sahip bu kavramın sosyalist retoriğe nasıl yakıştırıldığının hesabını veren de yok... Bizden öncekilerin resme, şiire, müziğe, bilime yönelik ilgilerini şimdi kıskanıyorum... "Örgüt âşıkları"nın tek sazlı ses dünyasının ve devrim marşlarının çocuklarıyız biz... Sadece Marks'ın değil, Beethoven'in, Fuzuli'nin, Proust'un, Albert Einstein'ın ya da Pink Floyd'un hakkını vermeden sosyalleşen bir kuşak... O nedenle arkadaşlarımdan ayrı düşünce annemin, teyzelerimin, amcalarımın; nüfus müdürlüğünde, yitirdiği nüfus cüzdanının yerine kimlik çıkarırken benim kimliğimi de yeniden oluşturan insanların; camide namaz kılmak için takkesini başına takan kot pantolonlu kaportacı çıraklarının dünyasında olduğumu fark ettim. Herkes aynı süreci yaşadı, demek istemiyorum ama çoğunlukla benzer bir rönesans inşa edildi."