Büyüleyici, eğlenceli, acıklı. ‘Life with a View' başından sonuna nefes kesen bir macera. Gıptayla karışık bir hayranlıkla okudum kitabı ve elimden bırakamadım." John Berendt, Midnight in the Garden of Good and Evil'ın yazarı Life with a View: A Turkish Quest, Karadeniz Bölgesi'ne âşık bir Amerikalı kadın Toni Sepeda ve hayat arkadaşı Craig'in hikâyesi. İkili 1989'da Karadeniz sahilinde deniz manzaralı bir ev inşa etmeye başlıyor. Hayallerindeki evi yaratırken birbiri ardına yaşadıkları traji-komik olayları sonunda Sepeda bir kitapta toplamaya karar veriyor: "... Aynı zamanda Doğu'daki sınırlı tecrübemizden dolayı nasıl bir riskle karşı karşıya olduğumuzu anlamaya başladık. Hepimiz konuşuyorduk, ortak kararlar alıyor, bir yerlere işaret ediyor, başımızı sallıyorduk, ama sonuçtan çok uzaktaydık, kelimeler havada asılı kalıyordu sanki. İşçiler bize bakıp başlarını kaşıyordu; biz tekrarlıyorduk; Yıldıray tercüme ediyordu; Uğur nasıl yapacaklarını tarif ediyordu. Kesin olan tek şey vardı, ‘bitti' kelimesi hepimiz için çok farklı anlamlar taşıyordu..." Hiç tahmin etmedikleri engellerle karşılaşıyorlar. Su ve elektrik gibi en temel ihtiyaçları elde etmek için bile büyük mücadeleler veriyorlar, ama sonunda hayalleri gerçek oluyor. Sepeda, kendi maceralarını, bu topraklardan daha önce geçmiş, Odisseus, Xenofon ve İason ve Argonot'lar gibi efsanevi kahramanların seyahatlerine benzetiyor. Kendi çağdaş "maceralarını" yaşarken ikili, kendi kültürlerinden ve dillerinden çok farklı olan Türk kültürü ve dili hakkında bilgi ediniyorlar. Ve sonunda, hiç tanımadıkları bu yaşantıyla ilgili beklentileri değişiyor.
Büyüleyici, eğlenceli, acıklı. ‘Life with a View' başından sonuna nefes kesen bir macera. Gıptayla karışık bir hayranlıkla okudum kitabı ve elimden bırakamadım." John Berendt, Midnight in the Garden of Good and Evil'ın yazarı Life with a View: A Turkish Quest, Karadeniz Bölgesi'ne âşık bir Amerikalı kadın Toni Sepeda ve hayat arkadaşı Craig'in hikâyesi. İkili 1989'da Karadeniz sahilinde deniz manzaralı bir ev inşa etmeye başlıyor. Hayallerindeki evi yaratırken birbiri ardına yaşadıkları traji-komik olayları sonunda Sepeda bir kitapta toplamaya karar veriyor: "... Aynı zamanda Doğu'daki sınırlı tecrübemizden dolayı nasıl bir riskle karşı karşıya olduğumuzu anlamaya başladık. Hepimiz konuşuyorduk, ortak kararlar alıyor, bir yerlere işaret ediyor, başımızı sallıyorduk, ama sonuçtan çok uzaktaydık, kelimeler havada asılı kalıyordu sanki. İşçiler bize bakıp başlarını kaşıyordu; biz tekrarlıyorduk; Yıldıray tercüme ediyordu; Uğur nasıl yapacaklarını tarif ediyordu. Kesin olan tek şey vardı, ‘bitti' kelimesi hepimiz için çok farklı anlamlar taşıyordu..." Hiç tahmin etmedikleri engellerle karşılaşıyorlar. Su ve elektrik gibi en temel ihtiyaçları elde etmek için bile büyük mücadeleler veriyorlar, ama sonunda hayalleri gerçek oluyor. Sepeda, kendi maceralarını, bu topraklardan daha önce geçmiş, Odisseus, Xenofon ve İason ve Argonot'lar gibi efsanevi kahramanların seyahatlerine benzetiyor. Kendi çağdaş "maceralarını" yaşarken ikili, kendi kültürlerinden ve dillerinden çok farklı olan Türk kültürü ve dili hakkında bilgi ediniyorlar. Ve sonunda, hiç tanımadıkları bu yaşantıyla ilgili beklentileri değişiyor.