Türk edebiyatının Batı edebiyatı ölçülerine göre ilk romanı olarak kabul edilen Mai ve Siyah ilk olarak tefrika, daha sonra kitap halinde yayımlandığında büyük ilgi görür ve Servet-i Fünun döneminin en önemli eserlerinden biri olarak nitelendirilir. Üslup, teknik yeterlilik ve anlatı bakımından Ahmet Hamdi Tanpınar'ın deyimiyle, “Türkiye'de nesli adına konuşan ilk eser” olma niteliğini kazanmıştır.
Mai ve Siyah, hayaller (mai) ile hayatın gerçeklerinin (siyah) çatışmasını konu alır. Roman kahramanı Ahmet Cemil özelinde insanın yaşadığı arzuları, hayal kırıklıklarını, acıları, umutsuzlukları ve aslında hayatın tüm bunların bir karışımı olduğunu şiirsel üslubuyla dile getiren Halit Ziya, yazarı olduğu bu kitap için şöyle der:
“Fakat [bu kitapta] hemen hemen ben varım, benim bir daha geri gelmeyecek olan emellerle, hülyalarla ve onların yanı başında hüsranlarla, elemlerle dolu olan gençliğim var…”
Türk edebiyatının Batı edebiyatı ölçülerine göre ilk romanı olarak kabul edilen Mai ve Siyah ilk olarak tefrika, daha sonra kitap halinde yayımlandığında büyük ilgi görür ve Servet-i Fünun döneminin en önemli eserlerinden biri olarak nitelendirilir. Üslup, teknik yeterlilik ve anlatı bakımından Ahmet Hamdi Tanpınar'ın deyimiyle, “Türkiye'de nesli adına konuşan ilk eser” olma niteliğini kazanmıştır.
Mai ve Siyah, hayaller (mai) ile hayatın gerçeklerinin (siyah) çatışmasını konu alır. Roman kahramanı Ahmet Cemil özelinde insanın yaşadığı arzuları, hayal kırıklıklarını, acıları, umutsuzlukları ve aslında hayatın tüm bunların bir karışımı olduğunu şiirsel üslubuyla dile getiren Halit Ziya, yazarı olduğu bu kitap için şöyle der:
“Fakat [bu kitapta] hemen hemen ben varım, benim bir daha geri gelmeyecek olan emellerle, hülyalarla ve onların yanı başında hüsranlarla, elemlerle dolu olan gençliğim var…”