Malte Laurids Brigge'nin Notları

Stok Kodu:
2024070014064
Boyut:
12.50x18.50
Sayfa Sayısı:
174
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
1948
Çeviren:
Andreas Tietze - Behçet Necatigil
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
2024070014064
635615
Malte Laurids Brigge'nin Notları
Malte Laurids Brigge'nin Notları
19.90

İkinci El - Kitap eksiksiz ama sayfalar kısmen kopuk. Kitap içinde notlar ve altı çizili satırlar mevcut.

Modern edebiyatı derinden etkileyen Rainer Maria Rilke’nin tek romanı olan Malte Laurids Brigge’nin Notları, yazarın 1902 ve 1903 yıllarını geçirdiği Paris’teki göz­lemlerin­­­den esinlenir. Rilke’nin günce biçiminde kur­­guladığı bu başyapıt, bir yanıyla yaza­rın Paris anılarını can­lan­­dıran otobiyografik bir roman olma özelli­ği taşırken diğer yan­­dan XX. yüzyıl başında büyük kentlerde ya­şa-nan ışıltılı sana­­­­yileşme sürecinin, insanlar üstünde yeni yok­sul­luk­­­­lar yaratan karanlık etkisini vurgular. Birçoklarınca va­ro­luş­­çu edebiyatın ilk parlak örneği olarak kabul edilen bu eserde Rilke’nin bütün ana temalarını; aşkı, ölümü, çocukluk kor­ku­larını, kadının tanrılaştırılmasını ve bir “gönül meselesi” ola­­rak ele aldığı “Tanrı” düşüncesini görmek mümkündür. Şimdi ıssız kalan yurdumu düşündükçe, öyle sanıyorum ki, eskiden böyle değildi bu. Eskiden insan biliyordu –ya da belki de seziyordu– ki, meyvenin çekirdeğini taşıması gibi, ölümü kendi içinde taşımaktadır. Çocukların içinde küçük, yetişkinlerin içinde büyük bir ölüm vardı. Kadınlar, ölümü kucaklarında, erkeklerse göğüslerinde taşırlardı. O vardı işte ve ölüm, onların her birine garip bir ağırbaşlılık, sakin bir gurur verirdi.

 
 

İkinci El - Kitap eksiksiz ama sayfalar kısmen kopuk. Kitap içinde notlar ve altı çizili satırlar mevcut.

Modern edebiyatı derinden etkileyen Rainer Maria Rilke’nin tek romanı olan Malte Laurids Brigge’nin Notları, yazarın 1902 ve 1903 yıllarını geçirdiği Paris’teki göz­lemlerin­­­den esinlenir. Rilke’nin günce biçiminde kur­­guladığı bu başyapıt, bir yanıyla yaza­rın Paris anılarını can­lan­­dıran otobiyografik bir roman olma özelli­ği taşırken diğer yan­­dan XX. yüzyıl başında büyük kentlerde ya­şa-nan ışıltılı sana­­­­yileşme sürecinin, insanlar üstünde yeni yok­sul­luk­­­­lar yaratan karanlık etkisini vurgular. Birçoklarınca va­ro­luş­­çu edebiyatın ilk parlak örneği olarak kabul edilen bu eserde Rilke’nin bütün ana temalarını; aşkı, ölümü, çocukluk kor­ku­larını, kadının tanrılaştırılmasını ve bir “gönül meselesi” ola­­rak ele aldığı “Tanrı” düşüncesini görmek mümkündür. Şimdi ıssız kalan yurdumu düşündükçe, öyle sanıyorum ki, eskiden böyle değildi bu. Eskiden insan biliyordu –ya da belki de seziyordu– ki, meyvenin çekirdeğini taşıması gibi, ölümü kendi içinde taşımaktadır. Çocukların içinde küçük, yetişkinlerin içinde büyük bir ölüm vardı. Kadınlar, ölümü kucaklarında, erkeklerse göğüslerinde taşırlardı. O vardı işte ve ölüm, onların her birine garip bir ağırbaşlılık, sakin bir gurur verirdi.

 
 
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat