Develer, eşekler, dilenciler, çarşılar, türbeler, keşmekeş dolu gündelik hayat... Başka bir coğrafyanın, kendine has ritmiyle devinen kadim Marakeş'ini anlamaya çalışan, Batılı deneyimlerle mukayese eden, sözlü bir kültürün derinliklerini kavrama çabasındaki meraklı, eleştirel bir zihin. Elias Canetti, Müslüman Arap bir şehirde yaşadıklarını edebi ustalığının hakkını veren bir renklilikle ve canlılıkla aktarırken okuru da sokak sokak, meydan meydan peşinden sürüklüyor. Yadırgama ile kozmopolitliğin kabullenici tavrının iç içe geçtiği bu anlatıda, modern insanın kadim değişmezlik karşısındaki çelişkilerinin ve hayretle karışık hayranlığının izini sürmek mümkün.
Develer, eşekler, dilenciler, çarşılar, türbeler, keşmekeş dolu gündelik hayat... Başka bir coğrafyanın, kendine has ritmiyle devinen kadim Marakeş'ini anlamaya çalışan, Batılı deneyimlerle mukayese eden, sözlü bir kültürün derinliklerini kavrama çabasındaki meraklı, eleştirel bir zihin. Elias Canetti, Müslüman Arap bir şehirde yaşadıklarını edebi ustalığının hakkını veren bir renklilikle ve canlılıkla aktarırken okuru da sokak sokak, meydan meydan peşinden sürüklüyor. Yadırgama ile kozmopolitliğin kabullenici tavrının iç içe geçtiği bu anlatıda, modern insanın kadim değişmezlik karşısındaki çelişkilerinin ve hayretle karışık hayranlığının izini sürmek mümkün.