Mario Prassinos, Bir Sanatçının İzinde: İstanbul-Paris-İstanbul sergisi, İstanbul'da Rum, sanatçı bir ailede dünyaya gelen Mario Prassinos'un Paris'te 20. yüzyıl avangartları arasında başlayan sanatsal kariyerini konu alıyor. Seza Sinanlar Uslu küratörlüğünde, uzman Catherine Prassinos ve Thierry Rye danışmanlığında hazırlanan sergiye kapsamlı bir de yayın eşlik ediyor.
Mario Prassinos'un resimlerinden kitap illüstrasyonlarına, dokuma örneklerinden gravürlere uzanan farklı teknikteki özgün ve çarpıcı eserlerinin bir araya getirildiği katalogda, sanatçının kızı Catherine Prassinos, Enis Batur ve Seza Sinanlar Uslu'nun yazıları bulunuyor. Catherine Prassinos babasının İstanbul'la kurduğu ilişkiden ve şehirdeki anılarından bahsederken, Enis Batur sanatçının eserlerinde İstanbul'da geçen çocukluğunun ve Fransa yıllarında içinde bulunduğu sanat ortamının izlerini arıyor. Prassinos'un çarpıcı ve özgün karakterini, sürrealizmle başlayıp realist bir anlayışa yönelen üslubunu, II. Dünya Savaşı sırasında faşizme karşı aldığı sanatsal duruşu inceleyen Uslu, sanatçının bellekle kurduğu ilişki üzerinde özellikle duruyor: “İnsan şeyleri, (ya da insanları) tanımaz, onları anımsar” diyen sanatçı, eserlerinde belleğindeki geçmişe dair izleri yansıtıyor. Hafızaya aldığını bildiği ama erişemediği, tam ve net olarak anımsayamadığı hatıraları, kendi deyişiyle “zarara uğramış bir belleğin oluşturabileceği” portreler olarak izleyecilerine sunuyor.
Mario Prassinos, Bir Sanatçının İzinde: İstanbul-Paris-İstanbul sergisi, İstanbul'da Rum, sanatçı bir ailede dünyaya gelen Mario Prassinos'un Paris'te 20. yüzyıl avangartları arasında başlayan sanatsal kariyerini konu alıyor. Seza Sinanlar Uslu küratörlüğünde, uzman Catherine Prassinos ve Thierry Rye danışmanlığında hazırlanan sergiye kapsamlı bir de yayın eşlik ediyor.
Mario Prassinos'un resimlerinden kitap illüstrasyonlarına, dokuma örneklerinden gravürlere uzanan farklı teknikteki özgün ve çarpıcı eserlerinin bir araya getirildiği katalogda, sanatçının kızı Catherine Prassinos, Enis Batur ve Seza Sinanlar Uslu'nun yazıları bulunuyor. Catherine Prassinos babasının İstanbul'la kurduğu ilişkiden ve şehirdeki anılarından bahsederken, Enis Batur sanatçının eserlerinde İstanbul'da geçen çocukluğunun ve Fransa yıllarında içinde bulunduğu sanat ortamının izlerini arıyor. Prassinos'un çarpıcı ve özgün karakterini, sürrealizmle başlayıp realist bir anlayışa yönelen üslubunu, II. Dünya Savaşı sırasında faşizme karşı aldığı sanatsal duruşu inceleyen Uslu, sanatçının bellekle kurduğu ilişki üzerinde özellikle duruyor: “İnsan şeyleri, (ya da insanları) tanımaz, onları anımsar” diyen sanatçı, eserlerinde belleğindeki geçmişe dair izleri yansıtıyor. Hafızaya aldığını bildiği ama erişemediği, tam ve net olarak anımsayamadığı hatıraları, kendi deyişiyle “zarara uğramış bir belleğin oluşturabileceği” portreler olarak izleyecilerine sunuyor.